Özet
Yaygın siğiller, aynı zamanda verrucae vulgaris olarak da isimlendirilen, insan papillomavirüsü enfeksiyonu sonucunda ortaya çıkan ve hayatları boyunca insanların çoğunluğunu etkileyen oldukça sık rastlanan bir cilt sorunudur. Bu lezyonlar, özellikle genç yetişkinler ve çocuklar arasında yoğun bir şekilde görülmektedir; bununla birlikte, bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde, skuamöz hücreli karsinom gibi siğillere morfolojik olarak benzeyen ciddi ve malign durumlardan kesinlikle ayırt edilmelidir. Tedavi yaklaşımının ana hedefleri arasında mevcut lezyonu tamamen yok etmek, virüsle enfekte olmuş hücrelere karşı sitotoksisiteyi tetiklemek ve nüksün önüne geçmek amacıyla güçlü bir antiviral bağışıklık yanıtının teşvik edilmesi bulunmaktadır. Siğillerin tedavisinde en iyi sonuçlar, lezyonları ortadan kaldırmaya yönelik yıkıcı yöntemler ile bağışıklık sistemini harekete geçiren immün duyarlılığı yaklaşımlarının birleştirilmesiyle elde edilmektedir. Sağlıklı bireylerdeki yaygın siğillerin büyük bir kısmı kendiliğinden gerileme eğilimi gösterirken, çocuklarda siğillerin tanı anından itibaren tamamen temizlenmesi iki yılda yaklaşık yüzde altmış beş ila yüzde yetmiş sekiz ve beş yılın sonunda yüzde doksan oranında gerçekleşmektedir.
Tanı
Yaygın siğillerin tanısı, genellikle lezyonların kendine has klinik sunumuna ve tutarlı morfolojik özelliklerine dayandırılmaktadır. Sağlıklı bireylerde ortaya çıkan enfeksiyonların ezici çoğunluğunda, hastanın detaylı öyküsü ve fizik muayene bulguları tanının konulması için yeterli olmaktadır. Karakteristik görünüm, ciltte pürüzlü, gri-beyaz veya açık kahverengi renkte, kabarık ve hiperkeratotik bir papülün varlığıdır. Tanıya yardımcı olan kritik bir klinik ipucu, bir bistüri ile hafifçe kazıma yapıldıktan sonra lezyonun yüzeyinde görülebilen küçük siyah noktaların tespitidir; bu noktalar aslında tromboze olmuş (tıkanmış) kılcal damarları temsil etmektedir. Ancak lezyonun hızla büyümesi, iyileşme göstermemesi, kanama yapması veya uygulanan tedaviye yanıt vermemesi gibi özellikler mevcut olduğunda, skuamöz hücreli karsinom gibi ciddi durumları dışlamak amacıyla biyopsi gibi ileri araştırmalar yapılması gerekmektedir.
Tedavi
Siğil tedavisinin temel amacı, lezyonları ortadan kaldırmak ve nüksetme riskini azaltmak için insan papillomavirüsüne karşı bağışıklık sağlamaktır, ancak yaygın siğillerin bilinen kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Bağışıklık sistemi normal olan hastalarda görülen siğillerin önemli bir kısmının zamanla kendiliğinden gerileyeceği bilgisi ışığında, özellikle çocuklarda tedavinin ağrılı veya rahatsız edici olabileceği düşünülerek bekle-gör yaklaşımı hastalarla tartışılması gereken makul bir seçenektir. Tedavi kararı verilirken siğilin bulunduğu bölge, tipi, hastanın yaşı, mesleği ve daha önceki tedavilere verdiği yanıt gibi çok sayıda faktör dikkate alınmalıdır. Birinci basamak tedaviler arasında günlük olarak uygulanabilen ve kriyoterapi ile benzer etkinliğe sahip olan salisilik asit (kapalı veya açık uygulama ile) ve klinik olarak etkili ve maliyet etkin bir yöntem olan kriyoterapi yer almaktadır. Kriyoterapi, yıkıcı bir yöntem olmasına rağmen, salisilik asit gibi topikal ajanlarla birlikte kullanıldığında iyileşme oranlarında önemli ölçüde artış beklenebilmektedir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.