Özet
Kalıtsal lizozomal depolama bozuklukları, hücre içi metabolizma ürünlerinin yıkımı için gerekli olan spesifik enzimlerin kalıtsal eksikliğinden kaynaklanan, geniş ve heterojen bir hastalık grubunu temsil etmektedir. Bu bozuklukların tanısının konulması, klinisyenlerden yüksek bir şüphe indeksi gerektirmektedir ve tanı genellikle biyokimyasal testler veya genetik mutasyon analizleri aracılığıyla kolayca doğrulanabilirken, doku biyopsisine nadiren ihtiyaç duyulmaktadır. Hastaların önemli bir kısmı, erken çocukluk döneminde karaciğer ve dalak büyüklüğü (hepatosplenomegali), nörogelişimsel gecikme, kardiyorespiratuar sistem hastalıkları, eklem hareket kısıtlılıkları (kontraktürler) ve genel gelişim geriliği gibi çoklu sistem tutulum belirtileriyle başvurmaktadır. Diğer hastalar ise, daha ileri çocukluk yaşlarında ortaya çıkan kronik ağrı, organların büyümesi, cilt döküntüleri, duyu organı hasarları, kas-iskelet sistemi anormallikleri, kas zayıflığı ve nörogelişimsel gerileme gibi daha çeşitli semptomlarla hekime ulaşabilmektedir. Son yıllarda uygulanan enzim replasman tedavisi, şaperon tedavisi, substrat azaltma tedavisi ve kök hücre nakli gibi hastalığa özgü tedaviler sayesinde bu hastalıkların doğal seyrinde önemli ilerlemeler kaydedilmiş ve hastalar için geleceğe dair beklentiler önemli ölçüde değişmiştir. Bu nedenle hastaların ve ailelerinin, bu hastalıklar konusunda deneyimli çok disiplinli bir ekip tarafından değerlendirilebilmesi için uzmanlaşmış bir merkeze erken yönlendirilmesi şiddetle tavsiye edilmektedir.
Tanı
Lizozomal depolama hastalıkları, kırktan fazla lizozomal enzimden herhangi birinin kalıtsal eksikliğinden kaynaklanarak, çeşitli organ ve dokularda parçalanamayan substratların birikimine yol açan, ilerleyici ve çok sistemli bozukluklardır. Bu hastalıklar, belirtilerinin çocukluktan yetişkinliğe kadar geniş bir yelpazede ortaya çıkması nedeniyle klinik olarak büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Tanı sürecinde yüksek bir klinik şüphe gerekli olup, tanı koymak için doku biyopsisine nadiren ihtiyaç duyulmakta, bunun yerine genellikle biyokimyasal enzim aktivite testleri veya spesifik gen mutasyonu analizleri ile tanı hızla kesinleştirilmektedir. Yeni geliştirilen ve eksik enzimin yerine konulmasını içeren tedaviler, bu bozuklukların seyrini önemli ölçüde değiştirmekte ve erken tanının önemini artırmaktadır.
Tedavi
Lizozomal depolama hastalıklarının yönetiminde son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedilmiş olup, hastaların prognozu ve yaşam beklentileri bu gelişmeler sayesinde önemli ölçüde iyileşmiştir. Tedavi yaklaşımları, hastalığın tipine ve şiddetine göre değişmekle birlikte, temel olarak dört ana stratejiyi içermektedir. Bunlar, eksik enzimi dışarıdan sağlayan enzim replasman tedavisi (ERT), hatalı katlanmış enzimin stabilitesini ve aktivitesini artıran şaperon tedavisi, biriken substratın üretimini azaltmayı hedefleyen substrat azaltma tedavisi ve özellikle nörolojik tutulumu olan bazı formlarda etkili olabilen kök hücre nakli gibi yaklaşımlardır. Örneğin, Fabry hastalığında enzim replasman tedavisinin, böbrek ve kalp hasarının ilerlemesini yavaşlattığı kabul edilmekte, asemptomatik kadın hastalarda bile laboratuvar, histoloji veya görüntüleme ile organ tutulumu kanıtı varsa tedaviye başlanması düşünülmelidir. Bu spesifik tedavilere ek olarak, semptomları yönetmek ve komplikasyonları önlemek için destekleyici bakım da hayati bir rol oynamaktadır.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.