Yaygın Deri İlaç Reaksiyonları

Genel Bakış

Özet

Deri ilaç reaksiyonları, cildin, cilt eklerinin veya mukozal zarların yapısını ya da işlevini olumsuz yönde etkileyen istenmeyen klinik belirtiler olarak tanımlanmaktadır; bu reaksiyonlar yaygın bir spektrumda ortaya çıkabilmekte ve sistemik ilaçlar tarafından tetiklenebilmektedir. Yaygın olarak gözlemlenen olumsuz cilt reaksiyonları arasında makülopapüler döküntüler, ürtiker, anjiyoödem ve daha şiddetli lezyon spektrumunu temsil eden sabit ilaç döküntüleri, eritema multiforme, eozinofili ve sistemik semptomlarla birlikte ilaç reaksiyonu (DRESS), Stevens-Johnson sendromu (SJS) ve toksik epidermal nekroliz (TEN) yer almaktadır. Herhangi bir farmasötik ajan bu tip öngörülebilir veya öngörülemez bir reaksiyona neden olabilse de, beta-laktam antibiyotikler, sülfonamidler, anestezi uygulamalarında kullanılan kas gevşeticiler, kontrast maddeler ve jelatinler gibi belirli ilaç grupları sıklıkla sorumlu ajanlar arasında bulunmaktadır. Reaksiyonun yönetimi için temel prensip, şüpheli ilacın derhal kesilmesi olup, hekimin reçete yazmadan önce hastanın önceki ilaç reaksiyonları öyküsünü titizlikle sorgulaması hayati öneme sahiptir.

Tanı

İlaç kaynaklı olumsuz bir reaksiyonun tanısını kesinleştirmek için her zaman tek ve mutlak bir yöntem bulunmamakla birlikte, süreç genellikle reaksiyonun klinik paterne göre tanımlanmasıyla başlamaktadır. Tanısal değerlendirme, döküntünün gelişim süreci, ilacın dozu ve bilinen duyarlılık faktörleri gibi ilacın özel niteliklerini dikkate alarak nedensellik olasılığını belirlemeye odaklanmaktadır. Anamnezde diyet takviyeleri ve alternatif terapötik ajanlar dahil olmak üzere tam bir ilaç geçmişinin ayrıntılı olarak alınması zorunludur. Alerjik reaksiyonları geriye dönük olarak teşhis etmede, özellikle temas dermatiti için, cilt testleri (prick, intradermal, yama testleri) bazen faydalı birer yardımcı araç olarak kullanılabilir. Hayatı tehdit eden anafilaktik reaksiyonların tanısında ise, reaksiyonu takiben ilk birkaç saat içinde serum triptaz aktivitesinin ölçülmesi yardımcı olabilmektedir.

Tedavi

Tedavinin temel taşı, olumsuz reaksiyona neden olduğundan şüphelenilen ilacın gecikmeksizin derhal kesilmesidir, çünkü hafif lezyonlar genellikle ilacın bırakılmasından sonraki bir ila iki hafta içinde kendiliğinden düzelme eğilimi göstermektedir. İlacın kesilmesine rağmen iyileşmeyen ciddi olmayan reaksiyonlar için genellikle topikal kortikosteroidler tercih edilirken, daha şiddetli hastalık tablosuna sahip olan vakalarda oral prednizolon gibi sistemik kortikosteroidler tedavinin önemli bir bileşeni haline gelebilmektedir. İlaç kaynaklı ürtikerin yönetimi, şüpheli ajanın bırakılmasıyla birlikte, gündüz saatleri için sedatif etkisi olmayan ve gece semptomları kontrol etmek amacıyla sedatif etkili bir antihistaminik kullanımını gerektirmektedir. Akut anafilaksi gibi yaşamı tehdit eden reaksiyonlarda ise, hastaya acil kullanım için bir adrenalin (epinefrin) oto-enjektör kalemi verilmesi ve bu kalemin doğru kullanımı konusunda eğitim sağlanması, ayrıca olası bir bifazik reaksiyon riskine karşı uyarılması zorunludur.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.