Özet
Wilson hastalığı, ATP7B genindeki mutasyonlara bağlı olarak hepatositlerde bakırın safra yoluyla atılımının bozulması sonucu gelişen otozomal resesif bir bakır birikimi hastalığıdır. Hastalık tüm yaş ve etnik gruplarda görülebilmekle birlikte tipik klinik başlangıç 10–40 yaşlar arasındadır ve tablo karaciğer hastalığından nörolojik ve psikiyatrik bozukluklara kadar geniş bir spektruma yayılır; erken tanı ve tedavi ile organ hasarı büyük ölçüde önlenebilir veya geriye döndürülebilir. Tanı tek bir teste dayanmaz; değerlendirme karaciğer fonksiyon testleri, slit-lamp muayenesi ile Kayser‑Fleischer halkalarının varlığı, serum seruloplazmin düzeyleri, 24 saatlik idrar bakır atılımı ve gerektiğinde ATP7B genetik testi veya karaciğer biyopsisi gibi kombinasyonlarla yapılır. Leipzig skoru klinik ve laboratuvar bulgularını birleştirerek tanıya yardımcı olur. Tedavi yaşam boyudur ve amaç vücut bakır yükünü düşürmek ve bakır dengesini sağlamak için şelasyon (penisilamin veya trientin) veya bağırsak emilimini engelleyen çinko tedavisi ile birlikte diyetsel önlemler ve gerektiğinde karaciğer naklidir.
Tanı
Tanı multisistem bulguların sorgulanması ve hedeflenmiş testlerle konur; karaciğer tutulumunda yükselmiş AST/ALT, hiperbilirubinemi, trombositopeni veya koagülopati; nörolojik veya psikiyatrik tabloda tremor, distoni, ataksi, disartri, davranış değişiklikleri veya bilişsel bozukluklar izlenir. İlk basamak tetkikler serum seruloplazmin düzeyi, toplam serum bakır, seruloplazmine bağlı olmayan serbest bakır hesaplaması, 24 saatlik idrar bakır ve slit‑lamp muayenesidir. 24 saatlik idrar bakır >100 µg/24saat tanı ile uyumludur; >40 µg/24saat şüphe oluşturur. Seruloplazmin <50 mg/L güçlü şüphe uyandırır fakat normal seruloplazmin hastalığı dışlamaz. Karaciğer biyopsisinde kurutulmuş doku ağırlığı başına >250 µg bakır tanı koydurur. Nörolojik şüpheli olgularda beyin MRI’sı bazal gangliyon tutulumu ve karakteristik sinyal değişiklikleri gösterebilir. Genetik testler iki patojenik ATP7B mutasyonunun saptanması halinde tanıyı doğrular ancak mutasyon bulunmaması hastalığı dışlamaz; aile taraması için genotipleme önemlidir.
Tedavi
Tedavi stratejisi sunuma göre özelleştirilir: akut ağır dekompanse karaciğer yetmezliğinde erken karaciğer nakli hayat kurtarıcıdır; hafif‑orta karaciğer yetmezliği veya kronik karaciğer veya nörolojik tutulumda ilk seçenek ağızdan şelasyon (trientin veya penisilamin) veya çinko tedavisidir. Şelasyon başlangıcında idrar bakır atılımı yükselebilir; penisillaminin başlatılması nörolojik tabloda paradoksal kötüleşme riski taşıdığından dikkatle ve gerekirse trientin tercih edilmelidir. Çinko bağırsaktan bakır emilimini inhibe eder, genellikle iyi tolere edilir ve bakım tedavisinde veya belirli asimptomatik olgularda tercih edilir. Hamilelikte tedavi kesilmez; şelatör dozları genellikle mümkün olan en düşük etkili düzeye indirilir, çinko dozunda değişiklik gerekli değildir. Tedavi etkinliği 24 saatlik idrar bakır atılımı ve serum seruloplazmin ile izlenir; hedef bakım döneminde idrar bakır atılımı genellikle <100 µg/24saat düzeylerindedir. Diyetsel bakır kısıtlaması tek başına yeterli olmamakla birlikte başlangıç döneminde ve bakım boyunca destekleyicidir; yüksek bakır içeren gıdalar konusunda hasta eğitimi yapılmalıdır.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.