Özet
Travmatik beyin yaralanması (TBY), kafaya alınan bir darbe veya dış kuvvetin etkisiyle beynin normal işlevi ya da yapısında meydana gelen edinilmiş bir bozulma olarak tanımlanmaktadır. Bu heterojen durum, delici yaralanmalar, sert travma ve patlama yaralanmaları gibi çeşitli mekanizmalarla ortaya çıkabilir, ancak kafaya alınan her darbe TBY’ye yol açmayabilir. TBY’nin kısa ve uzun vadeli sonuçları, hastanın eşlik eden eksternal yaralanmaları, yaşı, mevcut komorbiditeleri ve spesifik intrakraniyal lezyonun türü gibi bireysel hasta faktörlerine bağlı olarak son derece değişkenlik gösterir. Akut TBY yönetiminin temel amacı, intrakraniyal yaralanmayı hızlı bir şekilde tespit etmek ve beyin oksijenlenmesi ile perfüzyonunu koruyarak ikincil beyin hasarını önlemektir. Bu yönetim, genellikle kesin tanı konulmadan önce tedaviye başlanmasını gerektiren, hızlı ve kapsamlı bir değerlendirme süreciyle ilerlemektedir. İlk aşamada hava yolu, solunum, dolaşım ve engelliliğin hızla değerlendirilmesi hayati öneme sahiptir.
Tanı
TBY tanısı, hastadan veya tanıklardan alınan ayrıntılı travma öyküsü ve kapsamlı fiziksel muayene bulgularına dayanmaktadır. Öyküde bilinç kaybı süresi, amnezi varlığı, nöbetler, kusma epizotları ve zihinsel durumda kötüleşme gibi kritik belirtilerin sorgulanması gerekmektedir. Fizik muayene, Glasgow Koma Ölçeği (GKS) kullanılarak nörolojik durumun objektif olarak değerlendirilmesini, pupiller reaksiyonların kontrolünü ve kafa derisinde/kafatası tabanında kırık veya kanama belirtilerinin araştırılmasını içerir. Görüntülemede, intrakraniyal yaralanma şüphesi olan hastalarda kontrastsız Bilgisayarlı Tomografi (BT) birinci basamak tercih edilen yöntemdir ve klinik olarak önemli yaralanmaları saptayarak tedaviyi yönlendirir. Hafif TBY’de BT endikasyonları New Orleans Kriterleri ve Kanada BT Baş Kuralı gibi doğrulanmış klinik karar kuralları ile belirlenirken, Difüz Aksonal Yaralanma gibi daha ince lezyonlar için Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) gerekebilir.
Tedavi
Akut TBY tedavisinin temel hedefi, ikincil beyin hasarını engellemektir ve bu amaçla hava yolu açıklığının sağlanması ve yeterli ventilasyonun sürdürülmesi en öncelikli adımlardır. Hipoksi ve hiperkarbi gibi durumların önlenmesi, kötü sonuçlarla güçlü bir şekilde ilişkili olduğu için agresif bir şekilde düzeltilmelidir. Özellikle GKS skoru dokuzun altında olan hastalar, aspirasyon riskleri nedeniyle genellikle trakeal entübasyon ve kontrollü ventilasyon gerektirir. Dolaşımın stabilize edilmesi ve sistemik hipotansiyonun önlenmesi serebral perfüzyonun korunması açısından kritik öneme sahiptir. Tanısal görüntülemede kitle lezyonu saptanan veya artmış intrakraniyal basınç (İKB) gelişen hastalarda, osmotik ajanlar kullanılarak İKB düşürme tedavisi ve dirençli vakalarda dekompresif kraniyektomi gibi nöroşirürji müdahaleleri gerekmektedir. Kanama kontrolünü desteklemek amacıyla uygun hastalara traneksamik asit gibi fibrinolitik ajanlar düşünülebilir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.