65 yaşındaki kadın hasta, travma öyküsü olmaksızın, ağrı, kaşıntı veya batma hissi olmadan aniden fark ettiği gözde kızarıklık şikayetiyle başvurdu. Yapılan muayene sonucunda, tanı olarak subkonjonktival hemoraji belirlendi. Peki, subkonjonktival hemoraji nedir ve nasıl yaklaşılır?
Subkonjonktival Hemoraji Nedir?
Subkonjonktival hemoraji, gözün beyaz kısmını kaplayan konjonktiva ile alttaki sklera arasında kan birikmesi sonucu oluşan bir durumdur. Genellikle tek taraflı, göz yüzeyinde parlak kırmızı bir leke olarak görünür ve bir kez fark edildiğinde göze çarpan bir görüntüye sahiptir. Bu kanamalar, genellikle travma, ani basınç artışı (örneğin, öksürme, hapşırma, ağır kaldırma) veya kanama bozuklukları ile ilişkilidir. Ancak hastamızda olduğu gibi, bazen travma öyküsü olmaksızın da ortaya çıkabilir.
Subkonjonktival Hemoraji Belirtileri
Subkonjonktival hemorajisi olan hastalar genellikle aşağıdaki belirtileri gösterebilir:
- Gözde kızarıklık: Hasta gözde herhangi bir ağrı, kaşıntı veya batma hissetmeden aniden fark ettiği bir kızarıklık ile gelir.
- Yabancı cisim hissi: Bazı hastalar gözde hafif bir rahatsızlık hissedebilir, ancak bu çoğunlukla hafiftir ve genellikle ağrı yapmaz.
- Semptomların olmaması: Subkonjonktival kanama genellikle görme kaybına neden olmaz ve ciddi komplikasyonlara yol açmaz. Bu durum kozmetik bir rahatsızlık olarak kabul edilir.
Subkonjonktival Hemorajinin Nedenleri
Subkonjonktival hemoraji nedenleri çeşitlidir. Hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve yaşam tarzı göz önünde bulundurularak aşağıdaki faktörler araştırılmalıdır:
- Yükselmiş venöz basınç: Valsalva manevrası, ağır kaldırma, öksürme veya kusma gibi basınç artışına neden olan durumlar.
- Hipertansiyon: Özellikle yaşlı hastalarda, yüksek tansiyon subkonjonktival hemorajiye neden olabilir.
- Kanama bozuklukları: Antikoagülan ilaç kullanımı veya kanama bozukluğu olan hastalarda bu kanamalar daha sık görülür.
- Diyabet: Diyabetik hastalarda damar hassasiyeti artabileceği için subkonjonktival kanamalara yatkınlık olabilir.
- Kontakt lens kullanımı: Genç hastalarda küçük travmalara bağlı olarak da gelişebilir.
Subkonjonktival Hemorajiye Yaklaşım
Subkonjonktival hemoraji, genellikle ciddi bir sorun oluşturmaz ve tedavi gerektirmeden kendiliğinden düzelir. Ancak hastanın durumu değerlendirilirken dikkat edilmesi gereken bazı unsurlar vardır:
- Travma Öyküsü: Herhangi bir künt travma veya göz yaralanması hikayesi olup olmadığı mutlaka sorgulanmalıdır.
- Kanama Bozukluğu: Hasta antikoagülan tedavi alıyorsa veya başka kanama belirtileri gösteriyorsa, altta yatan kanama bozukluğu açısından değerlendirilmelidir.
- Hipertansiyon ve Diyabet: Yaşlı hastalarda hipertansiyon ve diyabet gibi kronik hastalıkların varlığı araştırılmalı, gerekiyorsa bu durumlar için tedavi düzenlenmelidir.
- Göz Muayenesi: Hastanın göz yüzeyinde başka herhangi bir lezyon olup olmadığı kontrol edilmeli ve subkonjonktival hemorajinin başka bir göz rahatsızlığının belirtisi olmadığından emin olunmalıdır.
Tedavi ve Takip
Subkonjonktival hemoraji genellikle tedavi gerektirmeden 1-2 hafta içinde kendiliğinden iyileşir. Ancak altta yatan hipertansiyon, diyabet veya kanama bozukluğu varsa bu durumların kontrol altına alınması gerekir. Hastalara genellikle aşağıdaki önerilerde bulunulur:
- Göz damlası kullanımı: Eğer hasta gözde hafif bir rahatsızlık hissediyorsa, yapay gözyaşı damlaları rahatlama sağlayabilir.
- Tansiyon takibi: Hipertansiyon şüphesi varsa tansiyon düzenli olarak ölçülmeli ve kontrol altına alınmalıdır.
- Kanama bozuklukları: Antikoagülan tedavi gören hastalar, ilacın dozu veya alternatif tedavi seçenekleri hakkında doktorlarına danışmalıdır.
Sonuç
Subkonjonktival hemoraji, genellikle ciddi bir sorun teşkil etmeyen, kendiliğinden iyileşen bir durumdur. Ancak, altta yatan sistemik hastalıklar açısından dikkatli olunmalıdır. Gözde ani bir kızarıklık fark eden hastalar, göz travması veya hipertansiyon gibi durumların varlığı araştırılarak uygun şekilde yönlendirilmelidir. Tedavi genellikle konservatiftir, ancak hipertansiyon veya diyabet gibi altta yatan bir neden varsa, bu durumların yönetimi önem taşır.
Dr. Ömer Faruk İŞLEYEN