Solunum Sinsityal Virüsü Enfeksiyonu

Genel Bakış

Özet

Solunum sinsityal virüsü (RSV) bebeklerde ve küçük çocuklarda alt solunum yolu enfeksiyonlarının en sık nedenidir ve iki yaşına kadar hemen tüm çocukların en az bir kez RSV ile karşılaşması beklenir. Hastalık genellikle mevsimseldir; ılıman iklimlerde kış aylarında, tropikal bölgelerde yağışlı mevsimde daha yoğun dolaşır. Klinik tablo üst solunum yolu semptomlarıyla başlar; burun akıntısı, öksürük ve tıkanıklık sık görülür. Bir kısmında bronşiolit veya viral pnömoni gelişir ve hırıltı, taşipne, solunum güçlüğü ve hipoksi ortaya çıkabilir. Çoğu olgu hafif seyirli olup destekleyici bakım ile düzelir; ağır vakalar hipoksi, apne veya solunum yetmezliği ile komplikasyon riski taşır. Yüksek risk grupları arasında prematüre doğanlar, kronik akciğer hastalığı veya karmaşık konjenital kalp hastalığı olan bebekler ve immün yetmezliği bulunanlar yer alır. Korunmada aşılar, hamilelikte anne aşılaması ve bebeklere verilen monoklonal antikor prepatalaksileri (nirsevimab, palivizumab) önemli rol oynar. Tedavi esas olarak oksijen, nazal aspirasyon, hidrasyon ve gerektiğinde ventilatuar destek gibi destekleyici yaklaşımlara dayanır; antiviraller sınırlı endikasyonlarla kullanılmaktadır. Hastane içi bulaşmayı önlemede el hijyeni ve temas önlemleri etkilidir.

Tanı

Tanı klinik değerlendirme ile başlar; mevsim, risk faktörleri, anamnese ve fizik muayene bulguları tanıda yol gösterir. RSV’nin kesin gösterimi için nazofarengeal örneklerde hızlı antijen testleri veya PCR kullanılabilir; PCR duyarlılığı daha yüksektir ve özellikle yetişkinlerde antijen testlerinin duyarlılığı düşük olabilir. Nabız oksimetresi hipokseminin tanımlanmasında temel ve kolay ulaşılabilir bir ölçüttür. Göğüs radyografisi yalnızca şiddetli hastalık, beklenenden yavaş iyileşme veya komplikasyon şüphesinde yapılmalıdır çünkü radyografik bulgular (atelektazi, peribronşiyal kılıflanma, hiperinflasyon) spesifik değildir ve antibiyotik gerekliliğini göstermez. Tam kan sayımı ve biyokimya rutin değildir, ancak eşlik eden bakteriyel enfeksiyon şüphesinde değerlendirilmelidir. Klinik şiddet sınıflaması hafif, orta ve şiddetli şeklindedir; şiddet kriterleri hipoksi, ilerleyici solunum sıkıntısı, beslenme yetersizliği ve apne gibi parametreleri içerir.

Tedavi

Tedavi temelde destekleyicidir: hipoksemi var ise sıcak, nemlendirilmiş oksijen; beslenme yetersizliği veya dehidratasyon durumlarında enteral veya intravenöz sıvı desteği; nazal tıkanıklığı azaltmak için nazal tuzlu su irrigasyonu ve nazal aspirasyon; solunum iş yükünü azaltmak için gerektiğinde noninvaziv ventilasyon veya yoğun bakım desteği. Yüksek akımlı nazal oksijen (HFNC) servis düzeyinde güvenilir bir seçenek olmakla birlikte hastanede kalış süresi veya yoğun bakım gereksinimini rutin olarak azalttığı kanıtlanmamıştır. Bronkodilatörler ve sistemik veya inhalasyon kortikosteroidler bronşiolit yönetiminde rutin önerilmez; ancak eşlik eden astım veya kronik obstruktif hava yolu hastalığı olanlarda bireysel değerlendirme ile kullanılabilirler. Nebulize hipertonik salin hafif ve orta olgularda hastane ortamında semptomları azaltıcı etki gösterebilir ancak acil servis ortamında rutin önerilmez. Ribavirin aerosolize formu ve IVIG, özellikle ağır immünsüpresif hastalarda sınırlı ve seçilmiş durumlarda düşünülebilir; genel pediatrik bronşiolit popülasyonunda rutin kullanım endike değildir. Antibiyotikler yalnızca doğrulanmış veya kuvvetli bakteriyel süphe varsa başlatılmalıdır; entübasyon gerektiren bebeklerde bakteriyel pnömoni riski yüksektir ve empirik antibiyotik başlatılması değerlendirilebilir. Hastaya ve klinik tablonun seyrine göre destekleyici tedavi değiştirilmeli, gereksiz girişimlerden kaçınılmalıdır.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.