Solunum Alkalozu

Genel Bakış

Özet

Solunum alkalozu, sistemik asit-baz dengesinde arteriyel karbondioksit kısmi basıncında () birincil bir azalma ile karakterize edilen bir bozukluktur ve bu durum arteriyel pH değerini normalin üstüne, yani 7.45’in üzerine yükseltir. Esasen bu bozukluk, alveolar karbondioksit atımının karbondioksit üretimine göre fazla olması durumunda ortaya çıkan tek bir solunum anormalliği olarak kendini gösterebilir. Bununla birlikte, solunum alkalozu, metabolik asidoz gibi var olan başka bir patolojik sürecin telafi mekanizması olarak da gelişebilir veya birden fazla asit-baz bozukluğunun bulunduğu karışık durumlarda ayrı bir bileşen olarak bulunabilir; bu durumlarda bikarbonat () konsantrasyonunda bir azalma tamponlama mekanizmaları olarak sonuçlanır.

Tanı

Solunum alkalozunun tanısı, sistemik asit-baz bozukluğunun kesin bir göstergesi olarak, arteriyel kan gazı analizi ile seviyesindeki birincil düşüşün ve pH’taki 7.45’in üzerindeki yükselişin belirlenmesiyle konulur. Bu bozukluk, akut veya kronik fazda kendini gösterebilir; akut durum hipokapni başlangıcından itibaren ilk altı saat içinde ortaya çıkarken, kronik durum böbrek telafi mekanizmalarının devreye girmesiyle altı saatten sonra başlar. Tanısal değerlendirmede, izole kronik solunum alkalozunda konsantrasyonunun nadiren 12 ile 14 mmol/L’nin altına düşmesi önemlidir ve bu seviyenin altındaki değerler metabolik asidozun bağımsız bir bileşenini işaret edebilir.

Tedavi

Solunum alkalozunun tedavisi, temel olarak altta yatan nedeni belirleyip düzeltmeye odaklanır; bununla birlikte, bozukluğun yönetiminde resmi bir konsensüs veya kılavuz bulunmamaktadır. Eğer hipoksemi mevcutsa, tedavi ek oksijen verilmesi, invaziv olmayan pozitif basınçlı ventilasyon (NIPPV) uygulanması veya entübasyon ve mekanik ventilasyon gerektirebilir. Kazara indüklenmiş solunum alkalozunda, özellikle mekanik ventilasyon sırasında hiperventilasyon gelişen hastalarda, tedavi dakika ventilasyonunu azaltmak için ayarlanmış tidal hacmin düşürülmesi ve hastanın solunum hızının çok yüksek olması durumunda sedatif veya paralitik ajanların kullanılmasıdır. Terapötik amaçlı kullanılan hipokapni ise, intrakranyal hipertansiyon veya neonatal pulmoner arter hipertansiyonu gibi durumlarda geçici bir çözüm olarak uygulanmış olsa da, hayatta kalmayı artırdığına dair kanıt bulunmaması nedeniyle kullanımının dikkatlice sınırlandırılması gerekmektedir.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.