Özet
Sarılık, tıbbi adıyla ikterus, kan dolaşımında bilirubin adı verilen maddenin aşırı birikimi neticesinde ortaya çıkan ve cilt, sklera (göz akı) ve mukozal zarların sarımsı bir renk almasıyla kendini gösteren bir klinik tablodur. Toplam bilirubin için normal kabul edilen aralık 3.4 ila 20.0 mikromol/L (0.2 ila 1.2 mg/dL) arasındadır ve sarılığın klinik olarak belirgin hale gelmesi için serum seviyelerinin genellikle 51 mikromol/L’yi (3 mg/dL) aşması gerekir. Sarılık, bilirubin metabolizması bozukluğunun bulunduğu yere göre üç ana kategoriye ayrılır: artan bilirubin üretiminden kaynaklanan prehepatik nedenler, hepatosit fonksiyonunu bozan hastalıklardan kaynaklanan hepatoselüler nedenler ve safra sisteminin tıkanmasından kaynaklanan kolestatik nedenlerdir. Odaklanmış bir hastanın öyküsü ve fizik muayenesini takiben, çoğu durumda tanısal yaklaşım tam kan sayımı, serum karaciğer fonksiyon testleri ve karaciğerin ultrason ile değerlendirilmesini içermelidir.
Tanı
Sarılığın tanısı genellikle hastanın skleralarında, cildinde ve mukozal zarlarında gözlemlenen sarı renklenme temelinde kolayca konulur; ancak altta yatan nedeni belirlemek için ayrıntılı bir tanısal süreç gereklidir. Tanı, hastanın klinik belirtileri (tamamen asemptomatik olmaktan şiddetli hastalığa kadar değişebilir) ve laboratuvar testleri ile desteklenir. Hastanın öyküsünde semptomların başlangıç hızı (günler içinde akut hepatiti, haftalar içinde safra kanalı tıkanıklığını, dalgalı seyir ise ilaç kaynaklı veya taşları düşündürebilir), sağ üst kadranda ağrı veya kaşıntı varlığı ve dışkının rengi (soluk dışkı ve koyu idrar kolestazı işaret eder) sorgulanır. Laboratuvar testleri, hiperbilirubineminin konjuge (direkt) mi yoksa konjuge edilmemiş (indirekt) mi olduğunu belirleyerek sarılığın mekanizmasını aydınlatır; yükselmiş konjuge edilmemiş bilirubin, ya artan kırmızı kan hücresi yıkımını (hemoliz) ya da bilirubin konjugasyonundaki bir bozukluğu düşündürürken, yükselmiş konjuge bilirubin seviyeleri hepatosit hasarını veya safra yolu obstrüksiyonunu gösterir.
Tedavi
Sarılığın tedavisi tamamen altta yatan nedene yönelik olarak planlanır ve hastanın klinik durumuna göre aciliyet arz edebilir. Örneğin, yükselen kolanjit gibi acil durumlarda, hızlı değerlendirme, intravenöz sıvı resüsitasyonu ve geniş spektrumlu antibiyotik tedavisinin yanı sıra, kesin tedavi olarak endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi (ERCP) veya perkütan transhepatik kolanjiyografi (PTC) yoluyla safra yolu drenajı zorunludur. Prehepatik sarılığın en yaygın nedenlerinden biri olan Gilbert sendromu genellikle herhangi bir ciddi sonuca yol açmaz ve kendiliğinden düzeldiği için özel bir tedavi gerektirmez. Hepatit B’de viral replikasyonu baskılamak için antiviral tedavi kullanılırken, Hepatit C tedavisinde ise hastaların büyük çoğunluğunda iyileşme sağlayabilen doğrudan etkili antiviral ilaçlar kullanılmaktadır. Eğer sarılığa ilaç kaynaklı karaciğer hasarı veya alkolik hepatit neden oluyorsa, sırasıyla suçlu ajanın kesilmesi ve alkol kullanımının sonlandırılması tedavinin temelini oluşturur. Tedavi yaklaşımı, altta yatan patolojiyi düzeltmeye, semptomları hafifletmeye (örneğin, kolestaz kaynaklı kaşıntı tedavisi) ve karaciğer yetmezliği veya siroz gibi komplikasyonları yönetmeye odaklanır.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.