Salicylate Zehirlenmesi

Genel Bakış

Özet

Salicylate zehirlenmesi, asetilsalisilik asit ve diğer salisilat içeren ilaçların akut ya da kronik doz aşımı sonucu ortaya çıkan, metabolik asidoz ve respiratuar alkaloz kombinasyonuyla karakterize potansiyel olarak hayatı tehdit eden bir klinik tablodur. Klinik seyirde ilk fazda gastrointestinal irritasyon, bulantı, kusma, iştah kaybı ve tinnitus gibi bulgular sıklıkla görülürken ilerleyen dönemde konfüzyon, ajitasyon, nöbet, solunum yetmezliği ve hemodinamik instabilite gelişebilir. Patofizyolojik süreçler arasında salisilatın merkezi solunum merkezini uyararak hiperventilasyon oluşturması, hücresel metabolizma üzerinde mitokondriyal fonksiyon bozukluğu ve oksidatif fosforilasyonun inhibisyonu, yanı sıra pH, elektrolit ve glukoz metabolizmasında ciddi bozulmalar yer alır. Tanıda dikkatli anamnez, fizik muayene, serum salisilat düzeylerinin seri ölçümü, kan gazı analizleri, elektrolit, glukoz ve rutin laboratuvar testleri temel rol oynar. Tedavi ilkeleri gastrointestinal dekontaminasyon gerektiğinde aktivert kömür uygulaması, yeterli sıvı-rehidrasyon, asidozu düzeltme, elektrolit dengesinin sağlanması, hipogliseminin giderilmesi ve ciddi olgularda alkalin diürezi ile salisilat eliminasyonunun hızlandırılmasıdır. Hemodinamik veya nörolojik bozulma, devam eden yüksek serum salisilat düzeyleri veya alkali diürezin yetersiz kaldığı durumlarda hemodiyaliz hayati öneme sahiptir. İzlem, seri laboratuvar değerlendirmeleri, solunum ve nörolojik fonksiyon takibi ile yapılır; komplikasyonların erken tanınması ve uygun zamanlama ile girişim yapılması prognozu belirler.

Tanı

Tanı, maruziyet öyküsü ve klinik bulguların kombinasyonu ile desteklenen biyokimyasal değerlendirmelere dayanır. İlk değerlendirmede vital bulgular, solunum hızı ve derinliği, mental durum, kulak çınlaması ve gastrointestinal semptomlar sorgulanır. Laboratuvar çalışmaları arasında arteriyel ya da venöz kan gazı ile pH ve bikarbonat düzeyleri, serum elektrolitleri, glukoz, üre, kreatinin, karaciğer enzimleri, tam kan sayımı ve koagülasyon profili yer alır. Serum total salisilat düzeyleri tanısal ve takip amaçlı seri aralıklarla ölçülmelidir; düzeylerin zaman içinde değişimi kliniğin seyrini ve tedavi kararlarını yönlendirir. Asidozun varlığı, kalsiyum düzeyi, hiperglisemi veya hipoglisemi gibi metabolik bozuklukların saptanması tedavi planını etkiler. EKG değerlendirmesiyle aritmi ve kardiyak etkiler izlenmelidir. Görüntüleme genellikle tanı için spesifik olmasa da, nörolojik bozuklukların değerlendirilmesinde gerektiğinde beyin görüntülemesi kullanılabilir.

Tedavi

Tedavi hızlı destekleyici bakım ve elimine edici girişimleri içerir. İlk adım stabilize etmek olup hava yolu, solunum ve dolaşım önceliklidir; gerekirse entübasyon ve mekanik ventilasyon uygulanır. Semptomatik tedavi olarak antiemetikler, ağrı yönetimi ve nöbet kontrolü sağlanır. Gastrointestinal dekontaminasyon için, uygun vakalarda tek doz veya tekrar doz aktivert kömür uygulanması önerilir. Metabolik asidozu düzeltmek ve renal eliminasyonu artırmak amacıyla serum pH’sını hafif alkali aralığa çekmek için intravenöz sodyum bikarbonat tedavisi başlatılır; bu işlem aynı zamanda salisilatın plazma-proteine bağlanma oranını azaltarak renal eliminasyonu kolaylaştırır. Yeterli intravenöz sıvı ve elektrolit replasmanı sağlanmalıdır. Hipoglisemi durumlarında glukoz replasmanı uygulanır. Klinik kötüleşme, yüksek ve/veya artan serum salisilat düzeyleri, renal yetmezlik, şiddetli asidoz, inatçı nörolojik defisit veya hemodinamik instabilitede hemodiyaliz başlanmalıdır. Hemodiyaliz, salisilat eliminasyonunu hızla arttırır ve asidozu düzeltir; endikasyonlar arasında yaşamı tehdit eden düzeyler ve organ yetmezliği bulunur. Tedavi sürecinde multidisipliner yaklaşım, yoğun bakım takibi ve seri laboratuvar izlemi gereklidir.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.