Özet
Rocky Mountain benekli ateşi sistemik vaskülite yol açan ve keneler aracılığıyla bulaşan Rickettsia rickettsii enfeksiyonudur ve erken tanı ile uygun antimikrobiyal tedavi uygulanmadığında ciddi organ hasarı ve ölümle sonuçlanabilir. Klinik tablo başlangıçta nonspesifik ateş, baş ağrısı, miyalji, bulantı ve kusma gibi bulgularla başlar ve birkaç gün içinde makülopapüler veya peteşiyal döküntü gelişebilir; döküntü her zaman mevcut olmayabilir ve kene ısırığı öyküsü hastaların yarısında alınamayabilir. Laboratuvar olarak trombositopeni, hafif aminotransferaz yükselmesi ve hiponatremi sık görülür ve doğrulayıcı seroloji sıklıkla hastalığın ilk 7 ila 10 gününde negatif olduğundan klinik şüphe dayanaklı olarak tedavi başlatılması hayat kurtarıcıdır. Doksisiklin her yaş grubunda birinci basamak tedavi olup erken verilirse hastalığın seyrini belirgin şekilde düzeltir ve ölüm riskini azaltır; alternatif ajanların kullanımı dikkatle değerlendirilmelidir. Koruyucu önlemler kenelere maruziyeti azaltmaya yöneliktir ve yapışmış kenelerin hızlı çıkarılması, repellant ve permetrin uygulamaları hastalık sıklığını azaltır.
Tanı
Tanı temel olarak klinik şüpheye dayanır çünkü başlangıç döneminde spesifik bir bulgu yoktur ve doğrulayıcı testler geç pozitifleşir; ateş ve baş ağrısı varlığında özellikle bahar ve yaz aylarında açık hava maruziyeti öyküsü veya kene teması olmasa bile RMSF akla gelmelidir. İlk değerlendirmede tam kan sayımı, elektrolitler, karaciğer enzimleri ve kan kültürleri istenir; trombositopeni, hafif AST ve ALT yükselmesi ve hiponatremi destekleyici bulgulardır. Serolojik tanıda indirekt immünfloresan antikor testi referans kabul edilir fakat tanıyı doğrulamak için eşleştirilmiş akut ve iyileşme serumları arasında dört kat titre değişikliği gereklidir ve bu nedenle seroloji genellikle retrospektif doğrulama sağlar. İmmünohistokimya ve PCR gibi yöntemler erken dönemde tanı koyabilir ancak bu testlerin erişilebilirliği sınırlıdır ve sıklıkla sadece özel laboratuvarlarda mevcuttur. Ayırıcı tanıda meningokoksemi, ehrlichiyoz, anaplazmoz, viral eksantemler, toksik şok sendromu ve leptospiroz göz önünde bulundurulmalıdır ve klinik, görüntüleme ile kan kültürlerinin sonuçları ayrımı kolaylaştırır.
Tedavi
Tedavi esas olarak doksisiklin ile empiriktir ve klinik olarak RMSF makul bir şekilde düşünüldüğünde doğrulayıcı test sonuçları beklenmeden başlanmalıdır; çocuklarda dahi önerilen doz kilogram başına hesaplanarak verilmeli ve kritik durumda intravenöz form tercih edilmelidir. Tedavi genellikle hasta en az 48 ila 72 saat ateşsiz kalana kadar sürdürülür ve çoğu vakada toplam tedavi süresi 5 ila 7 gündür; şiddetli veya komplike vakalarda 10 ila 14 güne kadar uzatılabilir. Kloramfenikol bazı durumlarda alternatif olarak kullanılabilse de doksisiklinin hem etkinlik hem de mortalite üzerine olumlu etkileri nedeniyle tercih edilmesi önerilir ve doksisiklin dışı ajanların kullanımı mortaliteyi artırabilir. Kritik olgularda agresif destekleyici bakım gereklidir ve sıvı elektrolit yönetimi, kan ürünleri replasmanı, mekanik ventilasyon, inotropik destek ve nörolojik komplikasyonlar için gerekli girişimler sağlanmalıdır. Hamilelikte tedavi kararı risk fayda dengesi gözetilerek enfeksiyon hastalıkları uzmanı ile birlikte verilmelidir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.