Özet
Retinal ven oklüzyonu tek taraflı, genellikle ani ve ağrısız görme kaybı ile ortaya çıkan bir retinal venöz drenaj bozukluğudur. Hastalık merkezi retinal venin tıkanması (CRVO), dal retinal venin tıkanması (BRVO) veya retinanın yarısını drene eden bir venin tıkanması (HRVO) şeklinde sınıflanır. Yaşlı kişilerde hipertansiyon, diabetes mellitus, ateroskleroz ve glokom en önemli predispozan faktörlerdir; genç hastalarda ise hiperkoagüle durumlar ve vaskülitler öne çıkar. Oklüzyon bölgesindeki venöz basınç artışı ve buna bağlı damar tortuozitesi, intraretinal kanamalar ve maküler ödem gelişimine yol açar. İskemik süreçler lokal VEGF üretimini artırarak maküler ödem ve neovaskülarizasyonu tetikler. Tedavi esas olarak görmeyi tehdit eden komplikasyonlara —özellikle maküler ödem ve neovaskülarizasyona— yöneliktir ve intravitreal anti‑VEGF ajanları ile intravitreal kortikosteroidler bugün standart tedavi seçenekleridir. Komplike olmayan olgularda yakın izleme ve eşlik eden sistemik risk faktörlerinin optimizasyonu temel yaklaşımdır.
Tanı
Tanı, ayrıntılı oftalmolojik muayene ile konur; fundus incelemesinde venöz dilatasyon ve tortuozite, intra‑retinal kanamalar, optik disk ödemi ve retinal kalınlaşma tespit edilir. Perfüzyon durumunun değerlendirilmesi ve non‑perfüzyon alanlarının belirlenmesi için fluorescein anjiyografi kullanılır. Maküler ödemin saptanması ve nicelendirilmesi için optik koherens tomografi (OCT) tercih edilir. Iskemik ayrımı yapmak klinik olarak önemlidir; ciddi görme kaybı (<20/200), relatif afferent pupiller defekt ve yaygın pamuk yünü lekeleri gibi bulgular iskemi yönünden uyarır. Genç ve atipik olgularda hiperkoagüle durumlar ve vaskülitleri araştırmak üzere sistemik trombofili paneli ve ilgili immünolojik testler istenmelidir. Elektroretinografi, yoğun vitreus kanaması veya anjiyografinin yapılamadığı durumlarda perfüzyon durumunu gösterebilir.
Tedavi
Tedavi hedefi görmeyi korumak ve maküler ödem, neovaskülarizasyon ile neovasküler glokom gibi komplikasyonları önlemektir. Maküler ödem varlığında ilk basamak tedavi sıklıkla intravitreal anti‑VEGF ajanlarıdır; ranibizumab ve aflibercept onaylı, bevacizumab sık kullanılan off‑label alternatiflerdir. Anti‑VEGF tedaviye cevap yetersiz ise veya ödem kronikleşmişse intravitreal kortikosteroid (triamcinolon veya deksametazon implantı) eklenebilir veya tercih edilebilir. Kortikosteroidler uzun süre etki sağlayabilir ancak katarakt progresyonu ve intraoküler basınç artışı gibi yan etkilere sahiptir. Neovaskülarizasyon geliştiğinde panretinal fotokoagülasyon (PRP) uygulanır; profilaktik PRP genel olarak önerilmez, neovaskülarizasyonun ortaya çıkması beklenir. Vitreus kanaması, traksiyonel veya komplike retinal dekolman durumlarında pars plana vitrektomi gereklidir. Neovasküler glokom gelişirse IOP kontrolü medikal veya cerrahi yöntemlerle sağlanmalı, antivegf injeksiyonları neovasküler dokunun gerilemesine yardımcı olabilir ancak PRP ile desteklenmelidir. Sistemik risk faktörlerinin (hipertansiyon, diyabet, hiperlipidemi, trombofili vb.) agresif optimize edilmesi ve multidisipliner yönetim tedavinin ayrılmaz parçasıdır.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.