Pityriasis Rosea

Genel Bakış

Özet

Pityriasis rosea (PR), etiyolojisi belirsiz olan iltihaplı bir cilt hastalığıdır ve bulaşıcı bir neden ileri sürülmüştür. Genellikle 10 ila 35 yaş arasındaki insanlarda en yaygın olarak görülür, ancak her yaştaki hastaları etkileyebilir. Hastalık, çoğu hastada ‘habercisi lezyon’ olarak adlandırılan tek bir büyük lezyonla karakterize edilen akut, kendiliğinden sınırlanan, iltihaplı bir döküntü olarak başlar ve ardından daha küçük papuloskuamoz oval lezyonlar döküntüsü takip eder. Genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden iyileşir, ancak bu süre 5 aya kadar uzayabilir. Semptomlar topikal kortikosteroidler, oral antihistaminikler veya ultraviyole tedavisi kullanılarak semptomatik olarak yönetilebilir.

Tanı

Pityriasis rosea tanısı çoğunlukla klinik öykü ve döküntünün kendine özgü görünümüne dayanır. Hastalık, başlangıçta gövde üzerinde ortaya çıkan ve 10 cm çapa kadar genişleyebilen, pembe, eritematöz, oval bir lezyon veya plak olan, vakaların yaklaşık %80’inde bulunan karakteristik bir ‘habercisi lezyon’ ile karakterizedir. Bu lezyonu, 7 ila 10 gün sonra, gövde üzerindeki cilt yarılma hatları (‘Langer hatları’) boyunca hizalanan ve omurgadan yayılarak bir çam ağacı dalı deseni oluşturan daha küçük oval papuloskuamoz lezyonlar takip eder. Hastaların yaklaşık %75’inde kaşıntı görülür ve %50’sinde orta ila şiddetli düzeydedir. Atipik veya kafa karıştırıcı vakalarda, tanıyı doğrulamak ve diğer durumları, özellikle sekonder sifiliz gibi durumları dışlamak için cilt biyopsisi veya ek seroloji gerekebilir. Ayırıcı tanılar arasında sekonder sifiliz, guttat psoriazis, tinea corporis, ilaç döküntüsü ve nummular egzama bulunur.

Tedavi

Pityriasis rosea vakalarının çoğu kendiliğinden sınırlıdır ve özel bir tedavi gerektirmez, bu nedenle hastaya güvence verilmesi önemlidir. Kaşıntı yaşayan hastalar için semptomatik tedavi önerilir. Hafif ila orta şiddette semptomlar için, kaşıntı semptomlarını azaltmak amacıyla sedatif olmayan (örneğin, loratadin, feksofenadin, setirizin) veya sedatif (örneğin, hidroksizin) oral antihistaminikler kullanılabilir. Günlük aktiviteleri etkileyen sürekli kaşıntı durumlarında, döküntü ve semptomların şiddetine bağlı olarak hidrokortizon gibi düşük ila orta potansiyelli topikal kortikosteroidler eklenebilir. Şiddetli veya dirençli semptomları olan hastalar için, kaşıntıyı kısa süreli olarak hafifletmek için doksepin gibi daha güçlü antipruritik ajanlar ve/veya triamcinolon gibi daha yüksek potansiyelli topikal kortikosteroidler (örneğin, %0.1 triamcinolon) düşünülebilir. Dar bant ultraviyole-B (UVB) de kullanılabilir, ancak bunun süreyi kısaltma veya semptomları iyileştirme konusunda iyi bir kanıtı yoktur. Diğer tüm tedavilere dirençli seçilmiş hastalar için, sistemik kortikosteroidler (örneğin, prednizolon) tartışmalı olmakla birlikte düşünülebilir, ancak bunun hastalığın seyrini kısaltmayacağı veya lezyonların klinik görünümünü iyileştirmeyeceği belirtilmiştir.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.