Peptik Ülser Hastalığı

Genel Bakış

Özet

Peptik ülser hastalığı genellikle kronik, üst karın ağrısı (dispepsi) ile karakterize olup bu ağrı sıklıkla yemek yeme ile ilişkilidir. En yaygın nedenler Non-steroidal anti-inflammatory drugs (NSAID’ler) kullanımı ve enfeksiyonudur. Hastalarda epigastrik hassasiyet gözlenebilir, ancak fizik muayenede genellikle başka belirti yoktur. Tanı, mide veya proksimal duodenumda ülser varlığını gösterebilen endoskopi ile konur. Endoskopi sırasında enfeksiyonu araştırılmalıdır. En sık rastlanan komplikasyon gastroduodenal kanamadır. Perforasyon ise daha az sıklıkla görülen ancak potansiyel olarak hayatı tehdit eden bir komplikasyondur. Bu komplikasyonlardan herhangi biri, özellikle NSAID kullanan hastalarda, başlangıç belirtisi olabilir.

Tanı

Peptik ülser hastalığının kesin tanısı, mide veya proksimal duodenumda ülser varlığını gösteren endoskopi ile konulur. Endoskopi, mide veya duodenumun mukozal tabakasında submukozaya derinliği olan 5 mm’den büyük bir yırtığı saptayabilir; daha sığ lezyonlar erozyon olarak adlandırılır. Endoskopi, tanıyı doğrulamak ve ‘yi tanımlamak için kullanılan kesin tanı testidir, bu amaçla hızlı üreaz testi veya histoloji için biyopsi örnekleri alınır. Hızlı üreaz testinde akut üst gastrointestinal kanama varlığı, hastanın bir Proton Pompa İnhibitörü (PPI) ile tedavi ediliyor olması veya kolonizasyon yoğunluğunu azaltabilecek antibiyotikler almış olması durumlarında yanlış negatif sonuçlar olabileceği unutulmamalıdır. Klinik olarak genellikle yemekle ilişkili ve sıklıkla gece olan kronik veya tekrarlayan üst karın ağrısı (dispepsi) ile kendini gösterir. Risk faktörlerinin varlığı (NSAID kullanımı, enfeksiyonu, sigara içme, yaşın artması, kişisel veya ailede peptik ülser öyküsü ve yoğun bakımda kalma) tanı olasılığını artırır. 55 yaş ve üzeri bir hastada kilo kaybı, düşük hemoglobin seviyesi veya yüksek trombosit sayısı ile birlikte dispepsi, reflü veya üst karın ağrısı maligniteyi akla getirebilir.

Tedavi

Peptik ülser hastalığının tedavisindeki temel amaçlar aktif kanama gibi komplikasyonları tedavi etmek, mümkünse altta yatan nedeni belirleyip ortadan kaldırmak (çoğunlukla enfeksiyonu ve/veya kronik NSAID kullanımı), semptomları hafifletmek ve ülserleri iyileştirmektir. Aktif üst gastrointestinal kanama, acil değerlendirme ve resüsitasyon gerektirir; bu durumda Blatchford risk skoru müdahale gereksinimini tahmin etmek için kullanılabilir. Kanama varlığında lokal protokollere uygun olarak kan, trombosit ve pıhtılaşma faktörleri ile transfüzyon yapılmalıdır. Önemli akut gastrointestinal kanama ile başvuran hastalara aynı gün terapötik (ve tanısal) endoskopi yapılmalıdır. Endoskopide yakın zamanda kanama belirtileri görülen ülseri olan hastalara PPI reçete edilmelidir. negatif olan hastalarda (aktif kanama yoksa), mümkünse NSAID’ler durdurulmalı ve 8 hafta boyunca tam doz ülser iyileştirme tedavisine (PPI veya H2 antagonisti) başlanmalıdır. pozitif olan ve uzun süreli NSAID kullanıcısı olmayan hastalarda 7 günlük eradikasyon tedavisi önerilir ve 8 hafta boyunca tam doz PPI veya H2 antagonisti ile ülser iyileştirme tedavisi düşünülebilir. Uzun süreli NSAID kullanıcısı olan pozitif hastalarda ise mümkünse NSAID’ler kesilmeli, 8 hafta boyunca tam doz PPI veya H2 antagonisti ile ülser iyileştirme tedavisine başlanmalı ve ardından eradikasyon tedavisi önerilmelidir. İkinci basamak eradikasyon tedavisine yanıt vermeyen hastalar uzman hizmetine yönlendirilmelidir.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.