Özet
Osteoartrit yaygın görülen ve sıklıkla günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlamaya neden olan ilerleyici bir eklem hastalığıdır ve görülme sıklığı bireyin yaşı ilerledikçe artış göstermektedir. Bu dejeneratif durumun en sık etkilediği eklemler arasında diz, kalça, eller, ayaklar, bel ve boyun omurgası gibi vücudun yük taşıyan ve sıklıkla kullanılan bölgeleri bulunmaktadır. Klinik olarak hastalık, genellikle aktivite ile kötüleşen eklem ağrısı ve eklem sertliği şikayetleriyle kendini belli etmektedir. Tanı sürecinde kullanılan radyografiler, hastalığın karakteristik özellikleri olan eklem boşluğunda kayıp, subkondral skleroz ve osteofit oluşumlarını belirgin olarak göstermektedir. Hastalığın yönetimi, ilaçlarla yapılan tedaviler ve ilaç dışı yöntemler olmak üzere iki temel yaklaşıma ayrılmaktadır. Özellikle ileri evre hastalıklarda eklem ağrısını etkin bir şekilde kontrol altına almak ve hastanın yaşam kalitesini artırmak için eklem değiştirme cerrahisi, güçlü ve etkili bir tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tanı
Osteoartrit, eklem kıkırdağı kondrositlerinin, ekstraselüler matrisin ve subkondral kemiğin normal bozunma ve sentez dengesini bozan mekanik ve biyolojik olayların kompleks bir sonucu olarak tanımlanmaktadır. Bu patolojik süreç, eklem kıkırdağını, subkondral kemiği, çevresel kasları, eklem kapsülünü ve sinovyal dokuyu içeren tüm eklem yapısını kapsamaktadır. Hastalık ilerledikçe kıkırdak kaybı, subkondral kemikte skleroz ve eburnasyon, osteofitlerin oluşumu ve subkondral kistlerin gelişimi gibi morfolojik değişikliklere yol açmaktadır. Klinik tanısı büyük ölçüde hastanın semptomlarına, yaşına ve fizik muayene bulgularına dayanmaktadır; bu nedenle rehberler genellikle görüntüleme yapılmadan klinik tanı konulmasını önermektedir. Tipik klinik tablo, aktivite ile ilişkili eklem ağrısı, otuz dakikadan kısa süren sabah sertliği ve kırk beş yaşın üzerinde olmayı içermektedir. Görüntüleme çalışmaları rutin bir uygulama olmamakla birlikte, tanısal belirsizlik durumlarında veya romatoid artrit gibi ek ya da alternatif bir tanı şüphesi varlığında radyografi gibi yöntemlere başvurulması önerilir. Radyografiler, eklem boşluğunun daralması ve osteofitler gibi karakteristik bulguları ortaya koyarken, sedimantasyon hızı ve C-reaktif protein gibi laboratuvar testleri genellikle normal düzeylerdedir ve bu durum iltihabi artritlerin ayırıcı tanısında önem taşımaktadır.
Tedavi
Osteoartrit tedavisinin temel hedefi, eklem ağrısı ve sertliğini kontrol altına alarak hastanın fonksiyonel yeteneğini ve genel yaşam kalitesini iyileştirmektir. Hastalık yönetiminde hasta eğitimi, öz yönetim becerilerinin geliştirilmesi ve egzersiz programları gibi farmakolojik olmayan yaklaşımlar, ilaç tedavileri ve cerrahi seçenekler bir arada kullanılmaktadır. Hastaların tamamı, tedaviye başlarken öncelikli olarak farmakolojik olmayan yaklaşımları benimsemelidir. Kilo fazlalığı veya obezitesi olan diz ve kalça osteoartriti hastaları için vücut ağırlığının azaltılması kritik bir öneme sahiptir. Farmakolojik tedaviler gerekli görüldüğünde, hastaların terapatik egzersizleri sürdürmesini desteklemek amacıyla farmakolojik olmayan yöntemlerle birlikte, en düşük etkili dozda ve mümkün olan en kısa süreyle uygulanmalıdır. Eklem replasman cerrahisi, diğer tedavi yöntemlerine rağmen ağrısı devam eden ve yaşam kalitesi ciddi ölçüde etkilenen ileri evre hastalarda düşünülmesi gereken nihai bir seçenektir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.