Özet
Obstrüktif uyku apnesinin temel belirtileri arasında yüksek sesle kronik horlama, uyku sırasında nefes alma zorluğu ve apne epizotları, dinlendirici olmayan uyku ve yeterli uyku fırsatına rağmen ortaya çıkan aşırı gündüz uykululuğu yer almaktadır. Hastalarda yaygın olarak görülen fiziksel özellikler obezite, retro veya mikrognati gibi çene anormallikleri, orofarengeal daralma ve makroglossi yani nispeten büyük bir dildir. Tanı, hastanın klinik semptomlarının değerlendirilmesi ile birlikte, uyku laboratuvarında yapılan polisomnografi veya taşınabilir evde uyku testleri kullanılarak kesinleştirilmektedir. İnvaziv olmayan başlıca tedavi yöntemleri arasında pozitif hava yolu basıncı tedavisi (CPAP) ve ağız aparatları bulunmaktadır. Medikal tedaviye uyum sağlayamayan ya da hava yolunda belirgin anatomik obstrüksiyon alanları tespit edilen hastalarda, yumuşak doku veya iskelet cerrahisi tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır. Tedavi edilmeyen vakalarda, hipoksemi ve sempatik aktivasyon nedeniyle hipertansiyon, kalp ritim bozuklukları ve inme gibi kardiyovasküler, metabolik ve nörokognitif işlev bozuklukları daha yüksek oranlarda görülmektedir.
Tanı
Tanı koyma süreci, hastanın ve yatak arkadaşının uyku ve uyanıklık semptomlarını içeren ayrıntılı bir klinik değerlendirme ile başlamaktadır. Kesin tanısal test, uyku laboratuvarında gerçekleştirilen polisomnografi olmakla birlikte, daha az parametre kullanan gözetimsiz ev uyku testleri de yaygın olarak kullanılmaktadır. Apne-Hipopne İndeksi veya Solunum Sıkıntısı İndeksi değeri saatte on beş veya daha fazla olay olarak belirlenirse tanı doğrulanmaktadır. Ancak aşırı gündüz uykululuğu, hipertansiyon, iskemik kalp hastalığı, inme öyküsü, uykusuzluk, ruh hali bozukluğu veya bilişsel işlev bozukluğu gibi önemli semptomlar veya komorbiditeler mevcutsa, saatte beş veya daha fazla olay tanı için yeterli kabul edilmektedir.
Tedavi
Tedavideki temel amaçlar yaşam kalitesini artırmak, mortalite ve morbidite oranlarını düşürmek ve hastalığın klinik bulgularını çözüme kavuşturmaktır. Tedavi yaklaşımı hastalığın şiddetine göre bireyselleştirilmektedir. Şiddetli Obstrüktif Uyku Apnesi için sürekli pozitif hava yolu basıncı (CPAP) birinci basamak tedavi olarak önerilmektedir. Hafif ve orta dereceli hastalarda veya CPAP’ı tolere edemeyen şiddetli hastalarda ağız aparatları (özellikle mandibular yeniden konumlandırma aparatları) ikinci basamak tedavi olarak kullanılabilmektedir. Bu invaziv olmayan tedavilerin kabul edilmediği veya başarısız olduğu durumlarda, belirgin anatomik lezyonları olan hastalarda yumuşak doku veya iskelet cerrahisi de uygulanabilmektedir. Aşırı kilolu veya obez hastalarda kilo kaybı ve bazı hastalarda pozisyonel terapi de eş zamanlı olarak tedaviye dahil edilen önemli yaklaşımlardır. Ayrıca, tedavilere rağmen kalıcı aşırı uykululuk yaşayan seçilmiş hastalar için modafinil, armodafinil, solriamfetol veya pitolisant gibi farmakoterapötik ajanlar mevcuttur.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.