Özet
Meningokokal hastalık, ateş, peteşiyal veya purpürik döküntü ile birlikte gelişen sepsis veya menenjit belirtileriyle karakterize edilen akut, bulaşıcı ve yaşamı tehdit eden ciddi bir enfeksiyondur. Bu durum hızla ilerleyerek hipotansiyon, asidoz ve yaygın damar içi pıhtılaşma gibi sistemik bulgularla septik şoka yol açabilen bir hastalıktır ve bildirimi zorunlu bir enfeksiyon olarak kabul edilir. İnvaziv enfeksiyon oranlarının en yüksek olduğu grup, özellikle bir yaş altındaki bebekler olmak üzere beş yaşın altındaki çocuklardır; on bir ila yirmi dört yaş aralığında ikinci bir ve altmış beş yaş üstü bireylerde üçüncü bir insidans zirvesi görülmektedir. Tanının kesinleşmesi genellikle normalde steril bir vücut bölgesinden elde edilen örneklerde Neisseria meningitidis‘in izole edilmesiyle veya doğrulanmış bir polimeraz zincir reaksiyonu testi ile bakteriye özgü nükleik asidin saptanmasıyla sağlanmaktadır. Onaylanmış meningokokal enfeksiyonun tedavisinde üçüncü nesil sefalosporinler kullanılmaktadır, ancak ilacın seçimi sefalosporinin uygun olmadığı durumlarda hastanın bireysel koşulları, antibiyotik duyarlılıkları ve yerel temin durumu dikkate alınarak belirlenmektedir.
Tanı
Ani ateş, kusma, döküntü, baş ağrısı veya boyun sertliği gibi belirtilerin varlığında, hastaların klinik durumunun çok hızlı kötüleşme potansiyeli nedeniyle meningokokal menenjit veya meningokokal sepsis olasılığına hemen dikkat edilmelidir. Özellikle erken tanı ve tedavinin, yüksek ölüm ve engellilik oranlarını azaltmada kritik rol oynadığı bilinmektedir. Bakteriyel menenjit şüphesi mevcut olduğunda, lomber ponksiyonu engelleyen bir kontrendikasyon yoksa bu prosedür yapılmalıdır, ancak tanısal işlem parenteral ampirik antibiyotik tedavisinin hemen başlanmasını hiçbir koşulda geciktirmemelidir. On altı yaş altı peteşiyal döküntüsü olan bir çocuk veya gençte, döküntünün yayılması veya purpurik hale gelmesi, menenjit veya sepsis belirtilerinin ortaya çıkması ya da hastanın klinik olarak kötü görünmesi durumunda vakit kaybetmeden damar içi antibiyotikler uygulanmalıdır. Yetişkin hastalarda ise, hastaneye varışın ilk bir saati içinde kan kültürleri alındıktan hemen sonra ampirik antibiyotik tedavisine başlanmalı ve kontrendikasyon yoksa lomber ponksiyon hızlıca gerçekleştirilmelidir.
Tedavi
Meningokokal hastalığı olan hastalarda erken tedaviye başlamak hayati bir öneme sahiptir çünkü bu hastalar hızla kötüleşebilir ve enfeksiyon yüksek morbidite ve mortalite ile ilişkilidir. Şüpheli menenjit veya meningokokal sepsisi olan tüm hastaların, tanı kesinleşene, dışlanana veya önerilen antibiyotik tedavisi yirmi dört saat boyunca uygulanana kadar solunum izolasyonuna alınması gerekmektedir. Hastalara, özellikle acil hastane transferinin gecikeceği durumlarda, mümkün olan en kısa sürede parenteral ampirik antibiyotikler verilmelidir. Ampirik antibiyotik seçimi, hastanın yaşına ve bağışıklık durumuna göre değişir; on altı yaş altı çocuklar ve gençler için intravenöz seftriakson tercih edilirken, üç aydan küçük bebekler için sefotaksim veya seftriakson, amoksisilin veya ampisilin ile kombine edilerek uygulanır. Şok bulguları olan hastalara, kristaloid sıvı bolusları ile agresif sıvı resüsitasyonu ve gerektiğinde vazoaktif ajanlar ile solunum desteği sağlanmalı, artmış kafa içi basıncı agresif nöbet tedavisi ve diğer destekleyici önlemlerle kontrol altına alınmalıdır.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.