Kostokondrit

Genel Bakış

Özet

Kostokondrit, ön göğüs duvarında sinsi bir başlangıçla kendini gösteren ve derin nefes alma veya göğüs hareketleri ile şiddetlenen ağrı ile karakterize, kendiliğinden sınırlanan ve tekrarlayıcı olabilen bir kostal kıkırdak iltihaplanması durumudur. Hastalığın en belirgin klinik bulgusu, çoğunlukla ikinci ve beşinci arasındaki kostokondral eklemlerin üzerine yapılan palpasyonla ağrının tetiklenmesidir ve tanısı öncelikle klinik değerlendirmeye dayanmaktadır. Benzer semptomlara yol açan diğer ciddi durumları dışlamak amacıyla birtakım testler kullanılmakla birlikte, iltihabi durumun ilk basamak tedavisi genellikle non-steroid anti-inflamatuar ilaçların kullanılmasıdır.

Tanı

Kostokondritin tanısı bütünüyle klinik bulgulara dayalıdır ve hastadan alınan öykü ile fizik muayene sonuçlarının birleşimiyle konulur. Hastalığın düşündürücü belirtileri arasında, yavaş başlangıçlı, sürekli seyreden ve özellikle inspirasyon gibi göğüs duvarını içeren hareketlerle artış gösteren göğüs ağrısı bulunur. Fizik muayenede kilit bulgu, kostokondral eklemlerin üzerine uygulanan hafif bir baskı ile veya göğüs duvarını içeren hareketle ağrının aynen ortaya çıkarılmasıdır; ayrıca komşu kaslar, kaburgalar ve sternoklaviküler eklemde de hassasiyet meydana gelebilmektedir. Eğer hastanın klinik şüphesi yüksek ise ve enfektif ya da sistemik iltihabi artrit gibi alternatif bir durumdan şüphelenilmiyorsa, uygulanan oral non-steroid anti-inflamatuar ilaç denemesine veya lokal kortikosteroid ve anestezik enjeksiyonuna verilen olumlu yanıt ile tanı kesinleştirilmektedir.

Tedavi

İltihabi kostokondritin tedavisindeki temel amaç ağrının giderilmesidir ve bu genellikle on ila on dört günlük oral non-steroid anti-inflamatuar ilaç kürü ile başlatılır. Gastrointestinal kanama öyküsü, altmış yaş üstü olma veya eş zamanlı kortikosteroid ya da antikoagülan kullanımı gibi gastrointestinal komplikasyonlar açısından yüksek risk taşıyan hastalar için standart seçici olmayan ilaçlar yerine, selekoksib gibi bir COX-2 inhibitörü ve profilaktik proton pompa inhibitörü kullanımı gibi önleyici tedbirler düşünülmelidir. İlaçlara yanıt vermeyen veya bunları tolere edemeyen hastalarda, genellikle bir uzman tarafından gerçekleştirilen lokal anestezi ile birlikte kortikosteroidin doğrudan etkilenen kostokondral eklemlere enjeksiyonu ikinci basamak tedavi olarak uygulanır. Enfektif kostokondrit söz konusu olduğunda ise, kıkırdağa zayıf kan akışı nedeniyle antibiyotikler tek başına genellikle yetersiz kalmakta ve uygun antibiyotik koruması eşliğinde cerrahi debridman veya drenaj birikimin mevcut olduğu durumlarda tercih edilen temel yöntem olarak öne çıkmaktadır.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.