Kolesistom

Genel Bakış

Özet

Kolesistom, sıklıkla orta kulak boşluğu ve mastoid bölgeyi etkileyen, skuamöz epitel hücreleri ile keratin kalıntılarının anormal birikimi sonucu oluşan bir durumdur. Büyüme eğilimi gösteren iyi huylu bir lezyon olmasına rağmen, ilerlemesi halinde çevresindeki kemik yapılara saldırarak onları yıkıma uğratma potansiyeli taşımaktadır. Hastalık tipik olarak, kronikleşmiş ve kötü kokulu bir kulak akıntısı şikayetinin yanı sıra bu duruma eşlik eden iletim tipi işitme kaybı ile kendini göstermektedir. Kesin tanı, hastanın detaylı öyküsü ve karakteristik otoskopik bulgulara dayanılarak klinik olarak konulmakta, lezyonun kesin sınırlarının ve yayılımının değerlendirilmesi için temporal kemiğin yüksek çözünürlüklü Bilgisayarlı Tomografi (BT) taraması kullanılmaktadır. Tedavinin ana hedefi, lezyonun cerrahi olarak tamamen çıkarılmasıdır; akut enfeksiyon semptomlarını operasyon öncesi dönemde azaltmak amacıyla topikal antimikrobiyal tedaviler destekleyici olarak kullanılabilir. Kolesistomun yol açabileceği potansiyel komplikasyonlar arasında işitme kaybının kalıcı hale gelmesi, hastalığın nüksetmesi, hayatı tehdit eden menenjit, labirent fistülü oluşumu ve yüz siniri felci bulunmaktadır.

Tanı

Kolesistom tanısı, hastanın kapsamlı öyküsü ve dikkatli bir fiziksel muayene sonucunda elde edilen klinik bulgular esas alınarak belirlenmektedir. Hastalar genellikle kulakta çınlama ve işitme kaybı gibi şikayetlerle başvurmakta olup, edinilmiş kolesistomu olanlarda antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen, kötü kokulu ve az miktarda olabilen tekrarlayan veya kronik, irinli kulak akıntısı öyküsü yaygındır. Otoskopik inceleme sırasında, timpanik zarın üst kısmında (attik) veya arka üst kısmında (pars tensa) yerleşmiş, kabuklanma veya keratin birikimi gösteren bir çekilme cebi görülmesi tipik bir bulgudur. Konjenital kolesistom ise daha az yaygın olarak, sağlam bir timpanik zarın arkasında beyaz renkli, inci benzeri bir kitle olarak gözlemlenmektedir. İleri evre hastalık durumlarında ise baş dönmesi, otalji (kulak ağrısı) veya yüz sinirinin etkilenimine bağlı olarak yüzde zayıflık veya tat alma duyusunda değişiklik gibi nadir semptomlar ortaya çıkabilmektedir.

Tedavi

Kolesistom tedavisinin temel ve kesin prensibi, lezyonun cerrahi yolla bütünüyle çıkarılmasını içermektedir. Cerrahi girişim, komşu dokulara ve hayati yapılara daha fazla zarar gelmesini önlemek ve eş zamanlı olarak işitme fonksiyonunu restore etmeyi veya korumayı amaçlamaktadır. Cerrahi öncesi dönemde, aktif kulak akıntısı ve akut enfeksiyon durumlarını kontrol altına almak ve semptomları hafifletmek amacıyla topikal yoldan uygulanan antimikrobiyal ilaçlar kullanılabilmektedir. Cerrahi prosedür, hastalığın orta kulak ve mastoiddeki yayılımına göre farklı teknikler gerektirebilmekle birlikte, tüm keratinize epitelyal dokunun geride kalıntı bırakmadan temizlenmesi, hastalığın nüks etmesini önlemek açısından kritik öneme sahiptir. İşitme kaybı varlığında, cerrahi sırasında işitmeyi sağlayan kemikçik zincirdeki hasarların onarılması da tedavinin önemli bir parçasıdır.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.