Kolera

Genel Bakış

Özet

Kolera, gram-negatif bir bakteri olan Vibrio cholerae tarafından tetiklenen, salgısal ishal şeklinde seyreden bulaşıcı bir hastalıktır. Etken bakteri, bağırsak epitel hücrelerine yapışarak kolera toksinini salgılar, bu toksin adenilat siklazı sürekli aktive ederek bağırsak lümenine büyük miktarda su ve tuz salınmasına yol açar. Hastalığın klasik sunumu, hastaların litrelerce yüksek hacimli ve kansız olan, pirinç suyu dışkısı olarak bilinen sulu dışkı yapmasıdır; bu durum hızla derin sıvı kaybına ve sistemik dolaşım çökmesine neden olur. Tanı koymak için temel laboratuvar testleri spesifik olmamakla birlikte, dışkı kültürü ile organizmanın kesin tespiti sağlanır ve salgın gözetiminde hızlı dipstick testleri ve moleküler tespit yöntemleri büyük önem taşır. Çoğu hasta, hayat kurtarıcı olan ağızdan veya damar yoluyla yapılan etkili rehidrasyon tedavisine yanıt vererek iyileşir; antibiyotikler, hastalığın hem süresini hem de şiddetini azaltmada fayda sağlamasına rağmen, artan bakteriyel direnç oranları tedavi yönetiminde önemli bir zorluk oluşturmaktadır.

Tanı

Kolera şüphesi olan vakalara yaklaşım, öncelikle hastanın klinik değerlendirmesi ve yerel epidemiyolojik verilerin dikkate alınmasıyla başlar. Tanının en temel klinik dayanağı, bol miktarda sulu, kansız ve ‘pirinç suyu’ görünümündeki ishalin varlığıdır; 4 saatlik bir gözlem süresi içinde vücut ağırlığının kilogramı başına 20 mL’nin üzerinde sürekli sıvı çıkışının olması bu hastalık için neredeyse patognomoniktir. Hastanın öyküsü ve fizik muayenesi sırasında, özellikle salgın bağlamında veya risk faktörleri (kontamine su/gıda tüketimi, kötü hijyen, seyahat) olan kişilerde, ani başlayan şiddetli sulu ishalin varlığı kolera için yüksek öngörücülüğe sahiptir. Fizik muayenede, şiddetli hacim kaybının kanıtları olarak sersemlik veya koma, zayıf nabız, düşük tansiyon, çökük gözler, kuru mukoz zarlar ve kötü cilt turgoru gibi dolaşım çökmesi bulguları tespit edilebilir. Kesin tanı, enfekte bireylerin dışkı örneklerinde Vibrio cholerae organizmasının saptanmasıyla konulur ve bu, genellikle özel besiyerlerinde (TCBS agar) yapılan bakteriyel kültür ile gerçekleştirilir.

Tedavi

Kolera yönetiminin temel amacı, patofizyolojik süreçle kaybedilen büyük hacimli sıvı ve elektrolitleri hızla ve agresif bir şekilde yerine koymaktır; bu, ağızdan rehidrasyon solüsyonları (ORS) ve ciddi dehidrasyonda intravenöz (IV) sıvılar kullanılarak gerçekleştirilir. Şiddetli dehidrasyon ile başvuran bir hastada, gerekli sıvı miktarı dehidrasyon yüzdesi ile vücut ağırlığının çarpılmasıyla hesaplanır ve bu sıvının tamamı ilk 2 ila 4 saat içinde verilmelidir, Dünya Sağlık Örgütü bu aşama için 30 dakika içinde 30 mL/kg’ı ve ardından 2-3 saat içinde 70 mL/kg’ı önermektedir. Özellikle yüksek boşaltım oranına sahip hastaların takibi, saatlik sıvı kayıplarını doğru ölçmek ve telafi etmek için kolera yataklarında yapılmalıdır. Rehidrasyon tedavisinin yanı sıra, uygun antibiyotiklerin (örneğin, tetrasiklinler veya azitromisin gibi) verilmesi, ishalin süresini kısaltır ve dışkıyla bakteri atılımını azaltarak hastalığın yayılmasını kontrol etmeye yardımcı olur.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.