Kokain Kullanımı Bozukluğu

Genel Bakış

Özet

Kokain kullanımı bozukluğu, klinik açıdan belirgin bir bozulmaya veya kişinin hayatında sıkıntıya yol açan kronik bir kokain kullanım örüntüsünü tanımlamaktadır. Kullanıcıların büyük bir çoğunluğunda bu bozukluğun kriterleri oluşmamakla birlikte, kokainin içilmesi veya enjekte edilmesi gibi daha yoğun kullanım şekilleri, genetik veya epigenetik yatkınlık ile birleştiğinde bozukluğun geliştirilmesi riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Tanı konulması temelde klinik değerlendirmeye dayanır; ancak idrar toksikolojisi testleri, detaylı bir kardiyovasküler muayene ve nörolojik muayene gibi tamamlayıcı araştırmalar tanı sürecinde gerekebilir. Hastanın durumunu bütüncül değerlendirmek için eşlik eden diğer tıbbi ve psikiyatrik hastalıklar ile diğer madde kullanım bozukluklarının varlığı kapsamlı bir şekilde incelenmelidir. Özellikle bilinç kaybı, göğüs ağrısı veya odaklanmış nörolojik şikayetler gibi kokain zehirlenmesi belirtileri gösteren hastaların acil araştırma ve derhal tedavi alması hayati öneme sahiptir. Tedavi seçenekleri arasında bireysel veya grup ilaç danışmanlığı, durum yönetimi, bilişsel davranış terapisi ve motivasyonel görüşme gibi psikososyal yaklaşımlar bulunmaktadır. Mevcut bilimsel kanıtlar, farmakoterapinin kokain kullanımı bozukluğunun tedavisindeki etkinliğinin sınırlı olduğunu göstermekle birlikte, bu seçenek belirli klinik durumlarda hala dikkate alınabilmektedir.

Tanı

Kokain, genellikle burun yoluyla çekilerek, enjekte edilerek veya serbest baz formu olan crack şeklinde içilerek kullanılan, yasadışı, kontrol edilen ve son derece bağımlılık yapıcı bir uyarıcı ilaçtır. Kokain kullanımı bozukluğu, bireyin yaşamında klinik olarak önemli bir bozulmaya veya sıkıntıya neden olan bir kullanım modelidir ve bu durum, on iki aylık bir süre içinde on bir belirtiden en az ikisinin varlığı ile tanımlanmaktadır. Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nın beşinci baskısı, metin revizyonu (DSM-5-TR), kokain kullanımı bozukluğunu on iki aylık süre zarfında ortaya çıkan belirti sayısına göre hafif (iki ila üç belirti), orta (dört ila beş belirti) veya şiddetli (altı veya daha fazla belirti) olarak kategorize etmektedir. Kullanıcının çoğunlukla ara sıra kokain kullandığı ve kokain kullanan bireylerin büyük çoğunluğunun bu bozukluğun resmi tanı kriterlerini karşılamadığı unutulmamalıdır.

Tedavi

Tedavi seçenekleri, kişinin klinik şiddetine ve ihtiyaçlarına göre şekillenmekle birlikte, ilaç danışmanlığı, durum yönetimi, bilişsel davranış terapisi ve motivasyonel görüşme gibi kanıta dayalı psikososyal müdahaleleri içermektedir. Hafif kokain kullanımı bozukluğu olan hamile olmayan yetişkinler ve ergenler için birinci basamak tedavi genellikle bireysel veya grup ilaç danışmanlığı ile başlatılmaktadır. Bu danışmanlık yaklaşımı, bilişsel, davranışsal ve destekleyici terapi unsurlarının birleştirildiği bir eğitim bileşenini içerir ve amaç, tetikleyicileri belirleme ve bunlardan kaçınma stratejilerini geliştirmektir, aynı zamanda karşılıklı yardım gruplarına katılımı teşvik etmeyi hedefler. Eğer standart ilaç danışmanlığı müdahalesi başarısız olursa, yoğun ayaktan tedavi seçenekleri bir alternatif olarak değerlendirilebilir. Bu yaklaşımlar psikososyal tedaviye odaklanırken, farmakoterapinin etkinliğinin sınırlı olduğu kabul edilmekle birlikte, bazı özel durumlarda bu tedavi seçeneği yine de yönetim planına dahil edilebilmektedir.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.