Özet
Hipotermi, vücut çekirdek sıcaklığının 35°C’nin (95°F) altına düşmesi olarak tanımlanır. Hastanın çekirdek sıcaklığı ve klinik özelliklerine göre hafif, orta veya şiddetli olarak sınıflandırılır. İlk yönetim, daha fazla ısı kaybını durdurmaya odaklanmalıdır. Bu, hastayı soğuk ortamdan çıkarmayı, ıslak veya soğuk giysileri dikkatlice çıkarmayı, yalıtım sağlamayı ve vücudu ısıtmayı içerir. Isınma stratejisinin seçimi, hastanın çekirdek sıcaklığına ve klinik özelliklerine bağlıdır. Hipotermik kalp durması olan hastalar, ideal olarak ekstrakorporeal yaşam desteği (ECLS) kullanan bir uzman merkezde ısıtılmalıdır.
Tanı
Hipotermi şüphesi, vücut sıcaklığı 35°C’nin altına düştüğünde veya risk faktörlerinin varlığında ortaya çıkar. Çekirdek sıcaklığı bir özofagus probu veya düşük okuma yapan timpanik membran termometre ile ölçülmelidir. Klinik belirtiler arasında bilişsel bozulma, solunum depresyonu, bradikardi ve hipotansiyon bulunur. İlk laboratuvar testleri olarak EKG, kan şekeri, kan gazı, üre, elektrolitler ve kreatinin istenmelidir. Ağır hipotermide yaşam belirtileri minimal olabileceğinden, ölüm teşhisi koyarken dikkatli olunmalıdır.
Tedavi
Tedavi, daha fazla ısı kaybını önlemeyi, destekleyici bakımı ve yeniden ısıtmayı içerir. Hafif hipotermide (32°C-35°C), pasif dışarıdan ısıtma yöntemleriyle başlanmalıdır. Orta veya şiddetli hipotermi (<32°C) için aktif dışarıdan ve içten ısıtma yöntemleri kullanılmalıdır. Hasta bilinci yerindeyse hipotansif resüsitasyon uygulanmalıdır. Kalp durması durumunda, ECLS merkezine transfer düşünülmelidir. Hipotermik hastalarda CPR’nin bazı modifikasyonları vardır; örneğin, çekirdek sıcaklık 30°C’nin altına düşene kadar ventriküler fibrilasyon için defibrilasyon şoku ertelenebilir. Periferik damar erişimi ile sıcak intravenöz sıvılar verilmelidir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.