Kalça Gelişimsel Displazisi

Genel Bakış

Özet

Kalça Gelişimsel Displazisi (DDH), proksimal femur ve asetabulumu etkileyen, asetabular olgunlaşmamadan başlayarak kalça subluksasyonu ve belirgin kalça çıkığına kadar ilerleyebilen durumları içeren geniş bir yelpazeyi temsil etmektedir. Tarama amaçlı kullanılan Barlow ve Ortolani provokatif testleri, bebeklerin ilk altı ayına kadar önerilmekle birlikte, üçüncü aydan altıncı aya doğru artan kas kütlesi sebebiyle bu testlerin duyarlılığı ve faydası azalmaya başlamaktadır. Bu dönemi takiben, sınırlı veya asimetrik kalça abduksiyonu, DDH tanısını düşündüren en önemli klinik bulgu haline gelmektedir. Anormal bir kalça muayenesini doğrulamak için ultrason tercih edilmektedir, ancak yüksek oranda yanlış pozitif sonuç verme ihtimali nedeniyle ön tarama testi olarak kullanılması dikkatli bir yaklaşım gerektirmektedir. Yeni doğan döneminde hafif anormal olarak tanımlanan kalçaların büyük bir kısmı kendiliğinden düzelme eğilimi göstermekteyken, belirgin çıkıklar ve muayenesi sürekli anormal seyreden vakalar kesinlikle bir çocuk ortopedistine yönlendirilmelidir. Vakaların çoğu, başlangıçta Pavlik kayışı gibi bir abduksiyon kayışı kullanılarak cerrahi olmayan yöntemlerle başarılı bir şekilde tedavi edilebilmekte, kayışın başarısız olması durumunda ise daha sert bir abduksiyon ateli veya cerrahi müdahale gerekebilmektedir.

Tanı

DDH terimi, asetabular olgunlaşmamadan kalça subluksasyonuna ve belirgin kalça çıkığına kadar uzanan, proksimal femur ve asetabulumu etkileyen klinik ve radyografik durumlar dizisini ifade etmektedir. Gerçek DDH, femoral başın pelvik asetabulum ile sürekli olarak anormal bir anatomik ilişki içinde bulunmasıyla karakterizedir ve bu durum anormal kemik gelişimine yol açarak uzun vadede erken artrit ve ciddi engellilikle sonuçlanabilmektedir. Bu kalıcı durum, anatomik ilişkinin haftalar veya aylar içinde kendiliğinden stabilize olduğu ve normalleştiği geçici asetabular olgunlaşmamayı temsil eden geçici displaziden ayrılmaktadır.

Tedavi

Tedavi, öncelikle Pavlik kayışı gibi bir kalça abduksiyon ortezinin kullanıldığı cerrahi dışı yaklaşımlarla başlamakta ve bu sayede çoğu vakada kapalı redüksiyon sağlanabilmektedir. Eğer abduksiyon kayışı ile dört haftalık süre sonunda kalçada stabil bir redüksiyon elde edilemezse, kayışın durdurulması ve yerine daha sert bir abduksiyon atelinin kullanılması düşünülmelidir; bu sert atel, Pavlik kayışı ile tedavisi başarısız olan vakaların büyük bir kısmında başarı sağlayabilmektedir. Bu cerrahi dışı yöntemlerle başarı sağlanamayan veya şiddetli DDH vakaları ile daha büyük çocuklar için genel anestezi altında kapalı redüksiyon, artrografik doğrulama ve spika alçısı uygulaması gerekmektedir. Kapalı redüksiyon denemesi başarısız olursa veya teratolojik (doğuştan sabitlenmiş) çıkık söz konusu ise, açık redüksiyon cerrahisi önerilmektedir. Erken tanı konulup tedaviye erken başlanması, daha az invaziv müdahalelerle yüksek bir başarılı sonuç oranına ve düşük komplikasyon insidansına ulaşılmasını sağlamaktadır.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.