Özet
Kabızlık, başlangıçta dijital rektal muayeneyi de içeren ayrıntılı bir öykü ve kapsamlı bir fizik muayene ile değerlendirilen heterojen ve çok semptomlu kronik bir bozukluktur. Tanısal süreç, klinik şüpheye bağlı olarak kolonoskopi, kolon transit çalışması, anorektal manometri ve balon atılım testi gibi ileri tetkikleri içerebilir. Başlangıç tedavisi, genellikle yaşam tarzı değişiklikleri ve geleneksel laksatiflerin kullanımından oluşmakta, ancak tıbbi tedavi mutlaka altta yatan etiyolojiye göre bireyselleştirilmelidir. Eğer kabızlık vakaları standart tıbbi yaklaşımlara rağmen düzelme göstermezse, hastaların pelvik taban disfonksiyonu açısından özel bir değerlendirmeye ihtiyacı olabilir ve bu durumun tedavisinde biyofeedback terapisi temel rol oynamaktadır. Cerrahi müdahale ise yalnızca en dirençli vakalar için ayrılmış olup, nadiren gerekmektedir.
Tanı
Kronik kabızlık, hastalar tarafından sıklıkla aşırı ıkınma, tam boşalamama hissi, zorlu veya uzun süreli dışkılama girişimleri ve sert dışkılar şeklinde tanımlanmaktadır. Amerikan Gastroenteroloji Koleji tarafından belirlenen tanıma göre kabızlık, nadir dışkılama, zor dışkı geçişi veya her ikisiyle karakterize edilen tatmin edici olmayan dışkılama olarak nitelendirilmektedir. Tanısal yaklaşıma başlamadan önce, hastanın bağırsak alışkanlıkları, dışkı kıvamı (Bristol Dışkı Formu Ölçeği kullanılarak), semptomların süresi ve şiddeti ile birlikte kabızlığa yol açan ilaçların kullanımı dahil olmak üzere tüm risk faktörleri ayrıntılı bir şekilde sorgulanmalıdır. Fizik muayene sırasında nörolojik bulgular, karın kitleleri ve dijital rektal muayene ile anal sfinkter tonu, rektal boşluktaki dışkı varlığı ve disinerjik defekasyona işaret edebilecek kas koordinasyon bozuklukları dikkatle değerlendirilmelidir.
Tedavi
Tedavinin ilk aşaması, alarm belirtileri göstermeyen hastalarda yüksek lifli diyet, artırılmış sıvı alımı, düzenli egzersiz ve hasta eğitimi gibi yaşam tarzı değişikliklerini geleneksel laksatiflerle birleştiren yaklaşımlardan oluşur. Bu başlangıç önlemleri etkisiz kaldığında ve disinerjik defekasyon şüphesi oluştuğunda, anorektal manometri gibi fizyolojik testlerle tanı kesinleştirilir ve tedaviye öncelikli olarak biyofeedback terapisi ile devam edilir. Biyofeedback, pelvik taban kaslarının yeniden eğitilmesini ve rektal duyusal koşullandırmayı hedeflemektedir. Eğer kronik semptomlar tıbbi tedaviye yanıt vermez ve fizyolojik testler disinerji dışındaki yavaş transit kabızlığı gösterirse, hastalar ileri motilite değerlendirmesi için uzman merkezlere yönlendirilebilir. Kolon motilitesinin şiddetli etkilendiği ve dirençli olduğu seçilmiş hastalarda ise, cerrahi prosedürler (örneğin kolektomi teknikleri) en son çare olarak düşünülebilir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.