Hipernatremi Değerlendirmesi

Genel Bakış

Özet

Hipernatremi, plazma sodyum konsantrasyonunun 145 mmol/L (145 mEq/L) değerinin üzerinde olması şeklinde tanımlanan ciddi bir hiperozmolalite durumudur ve temelde vücutta meydana gelen su eksikliği neticesinde ortaya çıkar, nadir vakalarda ise aşırı sodyum kazanımı sonucu gelişebilir. Osmoz dengesinin bozulmasıyla birlikte, suyun hücre içi sıvı bölmesinden hücre dışına kayması nedeniyle hücre içi sıvı hacminde daralma meydana gelir; vücudun bu duruma karşı uygun fizyolojik tepkisi, susuzluk mekanizması aracılığıyla su alımının artırılması ve böbrekler tarafından en yoğun şekilde konsantre edilmiş idrarın minimum miktarının atılmasıdır. Özellikle bebekler ile susuzluklarını ifade edemeyen veya suya erişimi kısıtlı olan bilişsel bozukluğu bulunan yetişkinler, hipernatremi açısından savunmasız grupları oluşturur ve bu durum birden fazla hastalık sürecinin sonucu olabileceğinden, sodyum dengesinin düzeltilmesi için altta yatan esas nedenin belirlenmesi zorunludur.

Tanı

Tanı, laboratuvar testlerinde plazma sodyum konsantrasyonunun 145 mmol/L üzerinde saptanmasıyla konulur ve tanısal yaklaşım, hastanın hacim durumunu (hipovolemik, euvolemik, hipervolemik) belirlemeye odaklanmış kapsamlı bir anamnez ve fizik muayeneyi içerir. Hipernatreminin belirtileri genellikle merkezi sinir sistemini etkiler ve irritabilite, huzursuzluk, kas seğirmesi, spazm ve hiperrefleksi gibi bulgularla karakterizedir; bu nörolojik belirtiler, beyindeki su içeriğinin azalmasından kaynaklanır. Plazma sodyumunun 158 mmol/L üzerinde olduğu şiddetli hipernatremi durumları ise hipertermi, deliryum, nöbetler ve koma gibi çok daha ciddi ve geniş kapsamlı sonuçlara yol açabilen semptomlarla kendini gösterebilir.

Tedavi

Tedavi, hipernatreminin akut (kırk sekiz saat içinde) olarak gelişmesi veya şiddetli semptomların mevcut olması halinde acil olarak başlatılmalıdır ve temel hedef, sodyum seviyesini serebral ödemi önlemek amacıyla saatte 0.5 mmol/L (0.5 mEq/L) hızından daha hızlı olmayacak şekilde kademeli olarak düşürmektir. Hipovolemik hastalar başlangıçta izotonik tuzlu su kullanılarak hacim olarak stabilize edilmeli, ardından serbest su açığı kırk sekiz saatlik bir süre zarfında oral veya intravenöz sıvılarla tedrici olarak düzeltilmelidir. Övolemik hastalarda serbest su açığını gidermek için yüzde beş dekstroz su gibi hipotonik sıvılar tercih edilirken, hipervolemik hastalar ise hipotonik sıvı düzeltmesine ek olarak aşırı sodyumu atmak için diüretiklere ihtiyaç duyabilir.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.