Dengue Ateşi

Genel Bakış

Özet

Dengue ateşi, tüm dünyada tropikal ve subtropikal iklim bölgelerinde bulunan ve Aedes cinsi sivrisinekler tarafından bulaştırılan küresel öneme sahip bir arboviral enfeksiyon olup, halk sağlığı otoritelerine bildirilmesi gereken bir hastalıktır. Virüsün endemik olduğu bölgeler Güneydoğu Asya, Batı Pasifik, Amerika, Afrika ve Doğu Akdeniz’deki yüzü aşkın ülkeyi kapsamakta ve küresel hastalık yükünün yaklaşık yüzde yetmişini Asya bölgesi temsil etmektedir. Hastalığın şiddetli formu olan ve hayatı tehdit edebilen şiddetli dengue ateşi, belirgin trombositopeni, ciddi kanama, şok veya solunum sıkıntısına yol açan plazma sızıntısı ve şiddetli organ bozukluğu gibi kritik belirtilerle karakterize edilmektedir. Tanısal süreç, viral antijen veya nükleik asit tespitini içeren doğrulayıcı testler ile serolojik incelemeleri içermesine rağmen, erken evrede klinik olarak Zika ve chikungunya virüsü enfeksiyonlarından ayırt edilmesi oldukça zordur. Hastalığın yönetimi için henüz spesifik bir antiviral ajan geliştirilememiş olduğundan, tedavinin en önemli yönleri, hastanın kritik aşamasının zamanında belirlenmesi ve titiz bir şekilde uygulanan sıvı tedavisinden oluşmaktadır. Öte yandan, dört serotipe karşı koruma sağlayan tetravalent bir aşı yaklaşık yirmi ülkede kullanıma sunulmuş ve gelecekteki önleme çalışmaları kapsamında birden fazla aşı adayı klinik geliştirme aşamalarına devam etmektedir.

Tanı

Dengue ateşi, esas olarak Aedes aegypti ve Aedes albopictus türleri olmak üzere Aedes cinsi sivrisinekler vasıtasıyla iletilen ve Flaviviridae ailesine mensup dört farklı antijenik serotipe (DENV-1, DENV-2, DENV-3 ve DENV-4) sahip RNA virüslerinin neden olduğu önemli bir enfeksiyondur. Bu enfeksiyon, asemptomatik seyirden hafif ateşli hastalıklara ve yaşamı tehdit eden şiddetli klinik tablolara kadar geniş bir yelpazede belirtilere neden olabilmektedir. Özellikle endemik bölgelerde ikamet eden veya son iki hafta içinde bu bölgelere seyahat eden tüm ateşli hastalarda dengue tanısı akla getirilmelidir, ancak klinik tablonun diğer viral veya bakteriyel enfeksiyonlarla ve hatta Zika veya chikungunya virüsleriyle karışabilmesi erken tanıyı zorlaştırmaktadır. Hastalığın doğru tanısı, enfeksiyonun erken safhalarında yönetim ve komplikasyonların önlenmesi açısından hayati önem taşımakta olup, bu amaçla viral antijen veya nükleik asit tespiti ve serolojik analizler gibi laboratuvar çalışmaları kritik bir rol oynamaktadır.

Tedavi

Dengue ateşi etkenine karşı geliştirilmiş spesifik bir antiviral tedavi bulunmamaktadır, bu nedenle klinik yönetimin odak noktası destekleyici bakımın sağlanmasıdır. Yönetimin en önemli bileşenleri, hastanın enfeksiyonunun kritik aşamaya ne zaman girdiğinin doğru bir şekilde belirlenmesi ve bu süreçte ortaya çıkan plazma sızıntısının etkilerini dengelemek için titiz bir şekilde planlanmış sıvı tedavisinin uygulanmasıdır. Ateş ve ağrı kontrolü için asetaminofen (parasetamol) tercih edilmeli, kanama riskini artırabilecekleri için aspirin ve non-steroid antiinflamatuar ilaçlardan kesinlikle kaçınılmalıdır.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.