Özet
Bulantı ve kusma semptomları pediatrik popülasyonda son derece yaygındır ve bu durumlar sıklıkla ebeveynlerin ya da bakıcıların tıbbi yardım almak amacıyla acil servislere veya polikliniklere başvurmasına neden olan en sık şikayetler arasında yer alır. Bulantı, yaklaşan kusmanın öznel ve hoş olmayan hissiyatı olarak tanımlanmakta olup, genellikle solgunluk, terleme ve baş dönmesi gibi otonom sinir sistemi belirtileriyle birlikte ortaya çıkar. Kusma ise mide veya bağırsak içeriğinin karın içi basıncın artmasıyla birlikte güçlü bir şekilde ağızdan atılması olarak tanımlanır ve genellikle bulantıdan önce gelir; ancak rumine sendromu ve gastroözofageal reflü hastalığı gibi durumlarda kusmadan önce bulantı hissi olmayabilir. Etiyoloji genellikle hastanın yaşına bağlı olmakla birlikte, sindirim sistemi enfeksiyonları, nörolojik problemler, metabolik ve endokrin bozukluklar, ürolojik ve çevresel faktörler dahil olmak üzere geniş bir nedenler yelpazesini kapsamaktadır. Tanı sürecinde, tam bir hasta öyküsünün alınması ve titiz bir fizik muayenenin yapılması hayati önem taşır, çünkü bunlar uygun tanıya ve tedavi yaklaşımına dair gerekli ipuçlarını sağlamaktadır.
Tanı
Çocuklarda bulantı ve kusmanın tanısı büyük ölçüde kapsamlı bir öykü ve dikkatli bir fizik muayene bulgularına dayanmaktadır; bununla birlikte, tanısal testler klinik tabloya göre dikkatle yönlendirilmelidir. Acil yönetim gerektirebilecek ve her zaman değerlendirilmesi gereken kırmızı bayrak semptomları mevcuttur; bunlar arasında sersemlik, ateş, sıvı kaybı, kilo kaybı, safra kusması, hematemez, papilödem, karın hassasiyeti ve karında bir kütlenin varlığı bulunmaktadır. Öykü alımında, seyahat, yiyecek veya temiz su tüketimi, hasta temasları gibi enfeksiyonu düşündüren bilgiler ile önceki travmalar, toksin veya ilaç kullanımları gibi çevresel nedenleri işaret eden durumlar sorgulanmalıdır. Fizik muayenede, dehidrasyon derecesini gösteren bulgulara (örneğin, çökük gözler, cilt turgorunun kaybı, kuru mukozal zarlar) ve altta yatan duruma özgü diğer bulgulara (örneğin, aseton kokusu, karın kütlesi) odaklanılmalıdır.
Tedavi
Bulantı ve kusmanın tedavisi, öncelikle acil değerlendirme gerektiren durumları ele almayı ve hastanın sıvı kaybını yönetmeyi içerir. Özellikle gastroenterit gibi yaygın nedenlerde, hafif ila orta dereceli sıvı kaybı için oral rehidrasyon sıvılarının sağlanmasına ve daha şiddetli vakalarda intravenöz sıvı desteğine odaklanılmalıdır. Çocuklar hızla sıvı kaybı riskine girdiği için, şoku önlemek amacıyla yeterli oral veya nazogastrik sıvı alımı sağlanamazsa intravenöz sıvıların başlanması gerekir. Tedavi, tanısal incelemelerle belirlenen özgün etiyolojiye yönelik olmalıdır; örneğin menenjit tıbbi bir acil durum olarak hızlı tedavi gerektirirken, bağırsak tıkanıklığı gibi anatomik nedenler cerrahi müdahale gerektirebilir. Çoğu viral gastroenterit vakası kendiliğinden sınırlıdır ve yalnızca destekleyici bakımla çözülür.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.