Cilt apseleri, acil servislerde sık karşılaşılan ve uygun tedavi edilmediğinde ciddi komplikasyonlara yol açabilen cilt ve yumuşak doku enfeksiyonlarıdır. Apseler, deri altı dokularında irin birikimi ile karakterizedir ve genellikle Staphylococcus aureus, özellikle metisiline dirençli S. aureus (MRSA) gibi bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlardan kaynaklanır. Bu yazıda acil serviste apselere yaklaşımın temel ilkeleri, tanı yöntemleri ve tedavi stratejileri ele alınacaktır.
Cilt apseleri, basit vakalardan derin yumuşak doku enfeksiyonlarına kadar geniş bir yelpazede karşımıza çıkabilir. Klinik yönetimi, apsenin boyutu, enfeksiyonun yaygınlığı, hastanın genel sağlık durumu ve komorbiditeleri gibi birçok faktöre bağlıdır.
Apseler, genellikle derinin altında irin dolu bir kitle olarak ortaya çıkar. Bu kitle genellikle ağrılı, eritemli (kırmızı), sıcak ve palpasyonla hassas bir yapıya sahiptir. Apsenin merkezi bölgesinde fluktuasyon (dalgalanma) hissedilebilir, bu da cilt altında sıvı birikimini gösterir. Ayrıca hastalarda ateş, titreme ve lenfadenopati gibi sistemik belirtiler de görülebilir, ancak bunlar genellikle daha ciddi enfeksiyonlara işaret eder.
Selülit ise genellikle apselerin çevresindeki dokularda gözlemlenir. Selülit, cilt yüzeyinde geniş bir alanın kızarması, şişmesi ve dokunulduğunda sıcak hissedilmesi ile tanınır. Hem selülit hem de apsenin olduğu durumlarda, enfeksiyonun sistemik yayılım riski artar.
Acilde cilt apsesi olan hastaların değerlendirilmesinde ayırıcı tanı oldukça önemlidir. Selülit, dermal ve subdermal enfeksiyonlar, derin doku enfeksiyonları ve nekrotizan fasiit gibi daha ciddi durumlar düşünülmelidir. Ultrason gibi görüntüleme yöntemleri, apselerin tanısında faydalıdır ve apsenin varlığını doğrulamada veya selülit gibi yaygın deri enfeksiyonlarından ayırmada kullanılabilir. Ultrason ayrıca drenaj gerekip gerekmediğini belirlemek için de değerli bir araçtır.
Acilde cilt apsesi yönetimi genellikle kesi ve drenaj işlemi ile başlar. Bu işlem, apsedeki pürülan materyalin boşaltılmasını sağlar ve genellikle en etkili tedavi yöntemidir. Antibiyotik tedavisi, apselerin tedavisinde her zaman gerekli olmayabilir, ancak sistemik enfeksiyon bulguları olan, komorbiditeleri olan veya immünsuprese hastalarda antibiyotik kullanımı gereklidir.
Apsenin tedavisinde en önemli basamak kesi ve drenajdır. Küçük ve yüzeyel apseler genellikle lokal anestezi altında boşaltılır. Büyük veya derin apseler için ise ultrason eşliğinde drenaj yapılabilir. Drenajdan sonra apse bölgesi düzenli olarak temizlenmeli ve enfeksiyonun yayılmasını önlemek için steril gazlı bezlerle kapatılmalıdır.
Komplike olmayan apseler sadece drenaj ile tedavi edilebilirken, bazı durumlarda antibiyotik tedavisi de gerekebilir. Antibiyotik tedavisi, özellikle aşağıdaki durumlarda düşünülmelidir:
MRSA şüphesi olan durumlarda, klindamisin, doksisiklin veya trimetoprim-sulfametoksazol gibi antibiyotikler kullanılabilir. Geniş spektrumlu antibiyotikler de bazı hastalar için gerekebilir, özellikle yaygın selülit veya nekrotizan fasiit gibi daha ciddi enfeksiyonlarda bu antibiyotikler tercih edilir.
Tedavi edilmemiş veya yetersiz tedavi edilmiş apseler, ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu komplikasyonlar arasında bakteriyemi, sepsis, osteomiyelit ve endokardit gibi sistemik enfeksiyonlar yer alır. Bu nedenle, apsesi olan hastalar yakın takip edilmelidir. Drenaj sonrası enfeksiyonun tekrarlaması, antibiyotik tedavisine dirençli bakterilerle ilişkili olabilir ve ileri değerlendirme gerektirebilir.
Cilt apselerinin tekrarlamasını önlemek için hastalara uygun hijyen ve cilt bakımı önerilmelidir. MRSA taşıyıcılığı olan hastalar, taşıyıcılığı önlemek için özel dezenfektanlar veya antibiyotik kremler kullanabilirler. Ayrıca, immün sistemi baskılanmış veya tekrarlayan apsesi olan hastalarda ileri incelemeler yapılmalı ve olası altta yatan hastalıklar (örneğin diyabet) göz önünde bulundurulmalıdır.
Cilt apseleri, acil serviste sık karşılaşılan ve uygun tedavi edilmediğinde ciddi komplikasyonlara yol açabilen enfeksiyonlardır. Apsenin tanısı klinik olarak konulsa da, görüntüleme yöntemleri özellikle derin enfeksiyonlar ve ayırıcı tanı için faydalıdır. Tedavide en önemli adım kesi ve drenaj olup, antibiyotik tedavisi, sadece gerekli olduğu durumlarda kullanılmalıdır. Tekrarlayan apselerde ise hijyen önlemleri ve MRSA taşıyıcılığı gibi faktörlerin değerlendirilmesi önemlidir. Acil serviste apselere etkili bir şekilde yaklaşmak, komplikasyonların önlenmesi ve enfeksiyonların başarılı bir şekilde tedavi edilmesi için kritik öneme sahiptir.
Uzm. Dr. Ömer Faruk İŞLEYEN