Açık Açılı Glokom

Genel Bakış

Özet

Glokom, dünya genelinde geri dönüşümsüz körlüğün önde gelen nedenidir ve açık açılı glokom en yaygın türdür. Glokom genellikle asemptomatik olarak ortaya çıkar ve rutin oftalmik muayene sırasında saptanabilir. Göz içi basıncı (GİP) sıklıkla yüksek olmasına rağmen, normal sınırlarda da olabilir. Optik disk çökmesi tanısaldır. Tedavi edilmediği takdirde, glokom önce geri dönüşümsüz periferik görme kaybına ve daha sonra merkezi görme kaybına ilerleyebilir. Tedavinin temel amacı, GİP’yi düşürerek nörodejenerasyonu yavaşlatmak veya durdurmak ve görme kalitesini korumaktır. Başlangıç tedavisi çoğunlukla göz damlalarıyla yapılır; prostaglandin analogları diğer tüm GİP düşürücü göz damlası sınıflarından üstün kabul edilir. Lazer tedavisi ve cerrahi müdahale de tedavi seçenekleri arasındadır.

Tanı

Açık açılı glokom tanısı, yükselmiş GİP, optik diskte çökme, görsel alanlarda kayıp gibi karakteristik hasarın varlığıyla konur. Göz içi basıncının (GİP), optik disk ve görme alanlarının değerlendirilmesi rutin oftalmolojik muayenenin bir parçası olmalıdır. Tonometri (en yaygın olarak Goldmann) GİP’yi ölçer ; ancak tek başına yeterli değildir, çünkü glokom normal GİP ile de gelişebilir. Goniyoskopi, kornea ve iris arasındaki ön kamara açısını görselleştirmek ve açık açılı glokomda genellikle tıkanıklık görülmemesiyle açı kapanması glokomundan ayrımını sağlamak için yapılır. Retina ve optik disk, optik sinir üzerindeki karakteristik hasarı (sinir lifi kaybı, artmış çukur-disk oranı, çentiklenme) belirlemek için doğrudan ve/veya dolaylı oftalmoskopi ile incelenir. Şüphelenilen glokom varsa otomatik görme alanı testi yapılmalıdır ; bu test, başlangıçta periferik olan ve merkezi görmeyi koruyan görme alanı kayıplarını tespit edip izler. Optik Koherens Tomografi (OCT), optik sinir başı, retinal sinir lifi tabakası ve makula dijital görüntülemesi, klinik muayeneyi tamamlayarak yapısal değişikliklerin nicel bilgisini sağlar ve görme alanı kaybı gelişmeden önce sinir lifi tabakası kaybını tespit edebilir.

Tedavi

Açık açılı glokom tedavisi, görme kalitesini korumayı ve GİP’yi düşürerek nörodejenerasyonu yavaşlatmayı veya durdurmayı amaçlar. Tedavi, yükselmiş GİP ve/veya görsel değişiklikler ve/veya optik sinir değişiklikleri olan hastalarda başlatılmalıdır. Tedavinin temel hedefine ulaşmak için GİP, farmakoterapötik ve/veya diğer müdahalelerle hedef seviyede tutulur. Başlangıç tedavisi genellikle ömür boyu süren göz damlaları ile yapılır. Önerilen birinci basamak seçenekleri arasında, uveoskleral akışı artırarak GİP’yi yüzde 25 ila yüzde 33 oranında düşürebilen prostaglandin analogları (örneğin, latanoprost, travoprost, bimatoprost, tafluprost) yer alır. Alternatif birinci basamak ve ek seçenekler beta blokerleri (örneğin, timolol, karteolol, betaksolol) ve karbonik anhidraz inhibitörlerini (örneğin, brinzolamid, dorzolamid) içerir. Eğer göz damlaları GİP’yi yeterince düşürmezse veya kontrendike ise lazer trabeküloplasti düşünülebilir ve bu, primer açık açılı glokomda birinci basamak olarak da kullanılabilir. Topikal oftalmik tedavi ve lazer tedavisi başarısız olduğunda veya hasta uyum sağlayamadığında, insizyonel cerrahi müdahale (örneğin, trabekülektomi, sıvı şantı) suyun akışını kolaylaştırmak için uygulanır.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.