Özet
Plantar fasiit, alt topukta yer alan plantar fasya yapısının proksimal entezi çevresinde ağrı, hassasiyet ve sabah ilk adımlarda belirginleşen post-statik diskinezi ile karakterize, erişkin popülasyonda topuk ağrısının en yaygın nedenlerinden biridir. Görülme sıklığı özellikle 40 ila 60 yaş aralığında artar; yüksek vücut kitle indeksi, uzun süre ayakta kalınan meslekler, uygun olmayan veya aşınmış ayakkabılar ve son dönemde artan yük taşıma aktiviteleri ile ilişkilidir. Tanı, ayrıntılı anamnez ve hedefe yönelik fizik muayene ile konur; tipik olgularda laboratuvar doğrulama testine ihtiyaç yoktur ve düz grafiler esasen ayırıcı tanı içindir. Hastalık çoğu zaman kendiliğinden sınırlıdır ve konservatif, multimodal yaklaşımla hastaların büyük kısmında 12 ay içinde belirgin iyileşme sağlanır; küçük bir grupta uzun süreli ve dirençli ağrı için ekstrakorporeal şok dalga tedavisi veya cerrahi seçenekler düşünülür. Tedavi, esneme protokolleri, ayakkabı ve mekanik destek optimizasyonu, bandlama ve gerektiğinde kısa süreli analjezik yaklaşımlar gibi bileşenlerin kişiye göre yapılandırılmış kombinasyonunu içerir.
Tanı
Tanısal yaklaşım, sabah ilk adımlarda ve hareketsizlik sonrası artan, gün içinde ayakta durma ve yürümeyle kötüleşen, dinlenmeyle azalan alt topuk ağrısının örüntüsünü belirlemeye odaklanır. Ağrının en sık lokalizasyonu anteromedial kalkaneal tüberküldür ve plantar fasya hattı boyunca mediyal kemere dek uzayabilir; palpasyonda proksimal plantar fasya bandında noktasal hassasiyet tipiktir. Windlass testi ile metatarsofalangeal eklem ekstansiyonu ağrıyı provoke edebilir ve dorsifleksiyon-eversion testi sıklıkla pozitiftir; Tinel bulgusu genellikle negatiftir. Düz radyografiler tipik olguda tanı koydurucu değildir, alternatif patolojilerin dışlanmasında kullanılır ve infrakalkaneal spur, yönetimi değiştirmeyen tesadüfi bir bulgu olabilir. İnatçı ve atipik durumlarda MRG, ultrason veya üç fazlı kemik sintigrafisi ile fasya kalınlaşması, odak ödem ve artmış alım paternleri değerlendirilebilir; eşzamanlı inflamatuvar artrit kuşkularında ilgili serolojiler düşünülür. Klinik olarak iki taraflı topuk ağrısı, aksiyel spondiloartrit veya romatoid artrit gibi sistemik neden olasılığını artırır ve ayırıcı tanıda yağ pedisi atrofisi, plantar fibromatozis, tarsal tünel ve Baxter nevritinin özellikleri sorgulanır.
Tedavi
Tedavinin ana hedefi, ağrıyı tamamen gidermek ve fonksiyonel kapasiteyi geri kazanmak olup bu hedeflere çoğunlukla cerrahi dışı, çok bileşenli bir yaklaşım ile ulaşılır. İlk basamakta aktivite modifikasyonu, ayakkabı ve topuk yastıklama gibi mekanik desteklerin optimizasyonu, gastroknemius-soleus-plantar fasya eksenini hedefleyen düzenli esneme protokolleri ve kısa süreli ağrı yönetimi yer alır; Low-Dye bandlama sabah sertliği ve ağrıyı kısa vadede azaltabilir ve ortotik geçişine köprü görevi görebilir. Gece atelleri, sabah ilk adım ağrısı baskın olan olgularda yardımcıdır; ortotikler tek başına sınırlı etki gösterse de uygun hastada diğer müdahalelerle birlikte fayda sağlar. NSAID’ler kısa süreli analjezi için düşünülebilir, ancak birincil tedavinin yerini almaz; kortikosteroid enjeksiyonları kısa ve orta vadede ağrıyı azaltabilirken nüks ve komplikasyon riski düşünülerek dikkatle planlanır ve ultrason rehberliği tercih edilir. Yanıt vermeyen ve yük taşıma kısıtlılığı belirgin olgularda ekstrakorporeal şok dalga tedavisi etkili bir ikinci basamak seçenektir; seçilmiş dirençli olgularda endoskopik veya açık kısmi plantar fasya serbestleştirme ve eşlik eden sinir dekompresyonu cerrahi çözümler arasında yer alır. Eşlik eden yaklaşımlar arasında buz uygulaması, manuel terapi, yumuşak doku mobilizasyonu, terapötik egzersiz, düşük seviyeli lazer, kuru iğneleme ve nadiren immobilizasyon değerlendirilebilir; hasta eğitimi ve tedaviye uyum, sonuçları belirleyen kritik unsurlardır.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.