Özet
Psikojenik polidipsi, özellikle şizofreni başta olmak üzere çeşitli psikiyatrik ve nörogelişimsel bozukluklarla birlikte görülen, isteğe bağlı ve aşırı su tüketimiyle karakterize bir durumdur; uzun süreli ve tekrarlayıcı su yüklenmesi hiponatremi, nörolojik bozukluklar, mesane genişlemesi ve sistemik komplikasyonlara yol açabilir. Şiddeti hafiften yaşamı tehdit edici durumlara kadar değişir; akut ve hızlı gelişen hiponatremi serebral ödem, nöbet ve koma ile seyredebileceği için acil tanı ve müdahale gerekebilir. Tanı genellikle diğer nedenlerin dışlanmasına dayanır; değerlendirme sırasında plazma ve idrar osmolalitesi, serum sodyum ve 24 saatlik idrar hacmi ölçümleri ile ayrıntılı psikiyatrik öykü ve gözlem önem taşır. Yönetim sıvı kısıtlaması, davranışsal müdahaleler, gerekliyse döngü diüretikleri ve atipik antipsikotikler gibi farmakoterapötik seçenekleri içerir; semptomatik veya ciddi hiponatremide hipertonik tuzlu su uygulanması ve sık elektrolit izlemi esastır. Uzun dönem bakımda hasta güvenliği, nükslerin önlenmesi ve eşlik eden psikiyatrik durumun etkin tedavisi prognostik açıdan belirleyicidir.
Tanı
Psikojenik polidipsi tanısı, aşırı oral sıvı alımı ve poliüri varlığında merkezi veya renal diabetes insipidus, SIADH, diüretik kullanımına bağlı hiponatremi ve diğer organ yetmezlikleri gibi tıbbi nedenler dışlanarak konur; başlangıç değerlendirmesinde plazma osmolalitesi, idrar osmolalitesi ve serum sodyum ölçümleri ile 24 saatlik idrar hacim ölçümü kritik veriler sağlar. Su kısıtlama testi tanıda altın standart olarak kabul edilir; psikojenik polidipside su kısıtlamadan önce idrar genellikle çok seyreltik olur ve su kısıtlaması ve vazopressin verilmesinin ardından idrar osmolalitesi genellikle belirgin şekilde yükselir, bu sonuç diabetes insipidus’u ekarte eder. Klinik değerlendirme, hastanın içme davranışlarının doğası, gözlemler, kilo değişimleri ve eşlik eden psikiyatrik belirtiler üzerine odaklanır; şüphe uyandıran durumlarda plazma ADH düzeyleri ve idrar sodyumu da ek bilgi sağlar. Tanıya yardımcı olarak önerilen kriter setleri ve şiddet ölçekleri davranışsal özellikleri, serum ve idrar bulgularını birleştirir ve tanı güvenini artırır.
Tedavi
Tedavi, akut ve kronik fazlarda farklı hedefler içerir; akut, semptomatik veya şiddetli hiponatremide hızlı ancak kontrollü sodyum düzeltmesi hipertonik tuzlu su infüzyonları ile sağlanırken, düzeltme hızının sınırlandırılması beyin hasarını ve ozmotik demiyelinizasyon riskini azaltmak için titizlikle izlenmelidir. Kronik yönetimde birincil yaklaşım hedefe yönelik sıvı kısıtlamasıdır; idrar osmolalitesine göre günlük sıvı hedefleri belirlenir ve hasta ağırlığı düzenli olarak izlenir; davranışsal terapiler, uyarıcı kontrolü, pekiştirme programları ve grup terapileri uyumu artırmada etkilidir. Gerektiğinde döngü diüretikleri su atılımını arttırmak amacıyla kullanılabilir; farmakolojik seçenekler arasında klozapin en güçlü kanıtı taşıyan ilaç olarak belirtilmiş olup risperidon ve olanzapin vakalarda fayda gösterebilir, ancak antipsikotiklerin hiponatremi ve nöbet eşiği üzerindeki etkileri dikkate alınarak uzman görüşü alınmalıdır. Yeni ve ortaya çıkan seçenekler arasında vazopressin reseptör antagonistleri ve GLP-1 reseptör agonistleri potansiyel tedavi alternatifleri olarak araştırılmaktadır; demeclocyclin geçmişte kullanılmış olsa da böbrek toksisitesi ve sınırlı etki nedeniyle dikkatli değerlendirme gerektirir. Tedavi planı eşlik eden psikiyatrik bozukluğun yönetimini içermeli, hasta eğitimi ve sosyal çevre düzenlemeleri ile desteklenmelidir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.