Özet
Şistosomiyaz, tatlı suya maruz kalma yoluyla bulaşan Schistosoma türlerinin neden olduğu kronik, sıklıkla morbidite bırakan bir paraziter hastalıktır ve özellikle sanitasyonun yetersiz olduğu tropikal ve subtropikal bölgelerde yaşayan veya bu bölgelere seyahat eden kişilerde görülür; hastalık genellikle cercariae cilt penetrasyonu ile başlar, bazı bireylerde akut immün reaksiyonlarla seyreden Katayama sendromu gelişirken çoğunda yıllar içinde yumurta kaynaklı granülomatöz iltihap ve fibrozise bağlı organ hasarı ile kronik semptomlar ortaya çıkar. Bölgeler ve su temas profiline göre S. haematobium genellikle genito-üriner semptomlar (hematüri, sistit, üropati) ile; S. mansoni ve S. japonicum ise bağırsak ve hepatopankreatik tutulumla (kanlı dışkı, portal hipertansiyon, splenomegali, periportal fibrozis) kendini gösterir; tanı için idrar veya dışkıda yumurta gösterimi en özgül test iken seroloji, antijen tespiti ve DNA/RNA temelli testler tanısal değerlendirmeyi tamamlar ve Praziquantel tüm önemli türlere karşı birinci basamak tedavi olarak kullanılmaktadır.
Tanı
Tanı, hastanın endemik bölge maruziyeti ve tatlı su temas öyküsünün dikkatle alınmasını takiben idrar veya dışkı örneklerinde mikroskopik olarak Schistosoma yumurtalarının gösterilmesine dayanır; konsantrasyon teknikleri ve zamanlama örnek verimini artırır, seroloji maruziyeti tespit etmekte duyarlı olmakla birlikte aktif-vs-geçmiş enfeksiyon ayrımı yapamaz, dolaşan antijen testleri (örneğin CAA) ve PCR tabanlı yaklaşımlar mikroskopiden daha hassas sonuçlar verebilir ve özellikle düşük yoğunluklu ya da mikroskopi erişimi sınırlı durumlarda faydalıdır. Klinik şüphe yüksekse ve standart parazitolojik testler negatif ise doku biyopsisi, ultrasonografi, BT/MRG veya nörogörüntüleme ile organ hasarı kanıtı aranmalı; tam kan sayımı, idrar analizi ve karaciğer ile böbrek fonksiyon testleri destekleyici bilgiler sağlar.
Tedavi
Tüm şistosom türleri için birincil tedavi Praziquantel olup, yetişkinler ve 2 yaş ve üzeri çocuklarda türüne göre günde iki veya üç doz 20 mg/kg verilecek şekilde uygulanır; akut hastalıkta sistemik inflamasyonun şiddetini azaltmak için tedaviye kortikosteroid desteği eklenebilir ve ağır sistemik belirtilerde uzman konsültasyonu önerilir. Tek doz rejimleri birçok olguda kür sağlayabilse de bazı durumlarda tekrar tedavi gerekebilir; tedavi sonrası yumurta atılımı ve semptomlara göre takip örnekleri alınmalı, kalıcı yumurta atılımı saptananlarda veya devam eden semptomlarda ikinci bir praziquantel kür uygulanmalıdır. Koruyucu strateji olarak endemik bölgelerde kitlesel ilaç uygulamaları ve periyodik önleyici kemoterapi morbiditeyi azaltır; WASH müdahaleleri, sümüklü böcek kontrolü ve davranış değişikliği bulaşmayı azaltmaya katkıda bulunur.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.