Özet
Yaygın toksik bitki alımı durumu, kasıtlı olarak yoğunlaştırılmış özlerin şişirilmesi veya tüketilmesi yoluyla ya da çoğunlukla kazara gerçekleşebilir. Bu maruziyetlerin çoğunda ağır veya yaşamı tehdit eden klinik sonuçlar nadiren görülmektedir, ancak gastrointestinal, kardiyak, nörolojik, solunum, dermatolojik ve hematolojik sistemlerde çeşitli fizyolojik etkilere yol açabilir. Özellikle su hemloku, jimson otu tohumları, hint yağı fasulyesi, tesbih bezelyesi, keşiş başı, sonbahar krokusu ve zakkum gibi bitkiler en ölümcül, fakat aynı zamanda en nadir rapor edilen maruziyetlerdir. Ciddi vakalarda, sıradışı bitki alımları inatçı nöbetlere, asidoza, karaciğer nekrozuna, kalp bloğuna, hipotansiyona, taşikardiye veya hipertansiyona neden olma potansiyeli taşır. Belirtileri olmayan hastalar, doğru bitki tanımlanması için çaba gösterilirken genellikle birkaç saat gözlemlenmelidir, zira zehirlenmelerin çoğunluğu semptomatik ve destekleyici tedavi yaklaşımları ile yönetilmektedir. Antidotların kullanımı, genellikle sadece digoksin benzeri bitkiler veya siyanür içeren bitkilerin alımı söz konusu olduğunda gerekli hale gelir.
Tanı
Bitki zehirlenmesinin tanımı, toksik bitki parçalarının (meyveler, yapraklar, gövde ve kökler dahil) kasıtlı veya kazara tüketilmesi sonrasında meydana gelir; bu parçalar bütün olarak yutulabileceği gibi, sigara içilerek solunabilir veya yoğunlaştırılmış özler, çiğnenmiş tohumlar veya demlenmiş çay şeklinde de tüketilebilir. Çoğu bitki alımı hafif klinik sonuçlara yol açsa da, bazı bitki kimyasalları ciddi semptomlara, organ disfonksiyonuna ve hatta ölüme neden olabilmektedir. Klinik yaklaşımda, tüketicinin mevcut semptomlarına odaklanılması esas teşkil ederken, klinisyenler ilgili bitkiyi tanımlamak için her türlü çabayı göstermelidir. Potansiyel olarak zehirli bir bitki tükettikten sonra değerlendirme için başvuran ancak henüz semptom göstermeyen hastalar, alımdan sonraki ilk birkaç saat boyunca dikkatle gözlemlenmelidir ve bazı son derece toksik bitkilerin alımı, daha yoğun değerlendirme ve gözlem periyotları gerektirebilmektedir.
Tedavi
Yaygın toksik bitki alımlarının büyük çoğunluğu, hastanın semptomlarına yönelik uygulanan destekleyici tedavi ile başarıyla yönetilmektedir. Tedavi algoritması, öncelikle gözlem ve semptomatik bakımı içermekte olup, gastrointestinal semptomları olan hastalara antiemetikler ve intravenöz sıvılar eklenebilir. Bradikardi ve hipotansiyon durumlarında atropin, vazopresör/inotroplar veya kalp pili düşünülebilirken, digoksin benzeri toksinler için digoksin bağışıklık Fab antikor fraksiyonlarının kullanılması birincil tedavi seçeneğidir. Nöbetler için benzodiazepinler ve gerektiğinde fenobarbital veya propofol gibi daha güçlü ajanlar kullanılırken, siyanür içeren bitki alımlarında siyanür panzehirinin uygulanması hayati öneme sahiptir. Karaciğer toksisitesinin eşlik ettiği durumlarda ise N-asetil sistein tedavisine başlanması ve hastanın hızla bir karaciğer nakil merkezine yönlendirilmesi gerekebilmektedir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.