Siroz

Genel Bakış

Özet

Siroz, herhangi bir kronik karaciğer hastalığının patolojik son evresi kabul edilen, fibrozis ile karakterize yaygın bir süreçtir ve normal karaciğer yapısının yapısal olarak anormal rejeneratif nodüllere dönüşümü ile tanımlanır. En yaygın nedenleri arasında kronik hepatit B ve C enfeksiyonları, alkolle ilişkili karaciğer hastalığı ile metabolik disfonksiyonla ilişkili steatozlu karaciğer hastalığı (MASLD) bulunmaktadır. Bu hastalığın ana komplikasyonları arasında karaciğer yetmezliği ve portal hipertansiyonun ilerlemesi yer almakta olup, klinik olarak asit birikimi, varis kanaması, sarılık, portosistemik ensefalopati, akut böbrek hasarı, hepatopulmoner sendromlar ve hepatoselüler karsinom gelişimi görülebilmektedir. Hastanın dekompansasyon belirtileri geliştirmesi, hayatta kalma oranını önemli ölçüde olumsuz etkilemekte ve bu durum erken ölümlerin önemli nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Sirozun yönetimi, temel olarak altta yatan karaciğer hastalığının tedavi edilmesi, karaciğere yönelik ek hasarlardan kaçınılması ve ortaya çıkan komplikasyonların etkin bir şekilde yönetilmesini içermekte; dekompanse sirozu olan hastalar için zamanında karaciğer nakli değerlendirmesi tek tedavi edici seçenek haline gelebilmektedir.

Tanı

Siroz tanısı, hastaların yıllarca asemptomatik kalabilmesi nedeniyle, genellikle komplikasyonlar ortaya çıktığında konulabilmekte ve bu durum hastaların yaklaşık yüzde kırkında görülmektedir. Tanısal yaklaşım, sirozun farklı etiyolojilerine yönelik risk faktörlerinin araştırıldığı ayrıntılı bir öykü ile başlamalı, sonrasında kronik karaciğer hastalığının veya sirozun komplikasyonlarının belirtilerini ortaya çıkarmak için kapsamlı bir fizik muayene yapılmalıdır. Siroz olasılığını güçlendiren klinik bulgular ve laboratuvar testleri arasında asit varlığı, düşük trombosit sayısı ve örümcek nevüslerinin varlığı bulunmaktadır. Tanının desteklenmesi ve hastalığın şiddetinin belirlenmesi amacıyla tam kan testi paneli gibi laboratuvar testleri, karaciğer görüntülemesi ve endoskopi gibi araştırmalar gerekli olabilir. Geleneksel tanısal yöntem olan karaciğer biyopsisi, giderek artan bir şekilde invazif olmayan testlerle değiştirilmektedir.

Tedavi

Sirozun yönetimi, tüm hastalar için temel kronik karaciğer hastalığının tedavisini, karaciğere ek hasar verecek durumlardan kaçınmayı ve gelişen komplikasyonların takibini ve yönetimini içermektedir. Asit gelişimi durumunda, tanısal parakentez yapılması ve tuz eklenmemiş diyet gibi sodyum kısıtlamasının uygulanması önerilmektedir. Akut varis kanaması gibi acil durumlarda, intravasküler sıvı desteği ve hemoglobinin belirli bir aralıkta tutulduğu kısıtlayıcı kan transfüzyonu ile birlikte, terlipressin veya somatostatin gibi vazokonstriktör ajanlarla farmakolojik tedavi hemen başlatılmalıdır. Endoskopik varis ligasyonu veya skleroterapi gibi tedaviler için üst gastrointestinal endoskopi yirmi dört saat içinde gerçekleştirilmeli ve yedi güne kadar antibiyotik profilaksisi uygulanmalıdır. Dekompanse sirozu olan hastalar için tek küratif tedavi olan karaciğer nakli, hastaların prognozunu önemli ölçüde etkileyebilen sarkopeni varlığı dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Ayrıca siroz, yaşamı kısıtlayan bir durum olduğundan, palyatif bakım ve semptom yönetimi diğer tedavilerle birlikte tüm evrelerde sunulmalıdır.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.