Özet
Kronik miyeloid lösemi, hastaların yaklaşık yarısında herhangi bir belirti vermeden ortaya çıkabilen ve genellikle tesadüfen saptanan bir hematopoietik kök hücre bozukluğudur. Belirtilerin mevcut olduğu durumlarda, hastalar genellikle halsizlik, kilo kaybı, ateş, karın bölgesinde rahatsızlık hissi ve gece terlemeleri gibi semptomlar bildirirler. Fiziksel muayenede en sık karşılaşılan bulgu dalak büyümesi olup, neredeyse tüm hastalarda beyaz kan hücresi sayısında belirgin bir artış mevcuttur. Tanı, hastalığa özgü olan Filadelfiya kromozomunun varlığı veya BCR::ABL1 transkriptinin moleküler yöntemlerle gösterilmesi ile kesinleşir. Günümüzde tirozin kinaz inhibitörleri ile uygulanan hedefli tedavi, hastaların büyük çoğunluğunda ciddi yan etkiler olmaksızın uzun süreli remisyon sağlamaktadır ve dikkatle seçilmiş hastalarda tedavi sonrası remisyonun ilaçsız sürdürülmesi mümkün hale gelmiştir.
Tanı
Kronik miyeloid lösemi, kemik iliğinde belirgin miyeloid hücre artışına yol açan, hematopoietik kök hücrelerin klonal bir malign transformasyonudur. Hastalığın kronik evresinde BCR::ABL1 füzyon geni, kemik iliğinde ve periferik kanda miyeloid hücrelerin anormal şekilde çoğalmasına neden olur. Tanı, sıklıkla yükselmiş beyaz kan hücresi sayısının tam kan sayımında tesadüfen tespit edilmesiyle başlar ve belirti veren hastalarda halsizlik, ateş veya splenomegali gibi klinik bulgular şüpheyi artırır. Kesin tanı, kromozom 9 ve 22 arasındaki translokasyon sonucu oluşan Filadelfiya kromozomunun sitogenetik analizle belirlenmesi ve/veya kantitatif ters transkripsiyon polimeraz zincir reaksiyonu (qRT-PCR) kullanılarak BCR::ABL1 füzyon transkriptinin moleküler gösterimi ile doğrulanır. Hastalığın evresini belirlemek ve prognozu değerlendirmek için kemik iliği aspirasyonu ve biyopsisi gereklidir.
Tedavi
Kronik miyeloid löseminin tedavisinde temel yaklaşım, BCR::ABL1 tirozin kinaz aktivitesini hedef alan tirozin kinaz inhibitörlerinin (TKI) kullanılmasıdır. TKI tedavisi kronik evredeki hastaların büyük çoğunluğunda başarılı bir şekilde uzun süreli hematolojik ve moleküler remisyon sağlamaktadır. Tedaviye yetersiz yanıt veya direnç gösteren hastalarda, direnç nedenini belirlemek için BCR::ABL1 kinaz alanı mutasyon analizi yapılır ve bu sonuca göre daha potent olan ikinci veya üçüncü nesil TKI’lara (dasatinib, nilotinib, bosutinib, ponatinib, asciminib) geçiş yapılır. TKI’lara karşı direnç veya intoleransın tüm seçeneklerle devam etmesi veya hastalığın hızlanmış/blast fazına ilerlemesi durumunda, uygun hastalar için allojenik hematopoietik kök hücre nakli (HSCT) düşünülmektedir. Stabil derin moleküler yanıta ulaşan ve bunu sürdüren yüksek seçilmiş hastalarda ise, yakın takip altında TKI tedavisinin kesilmesi ve ilaçsız remisyonun sürdürülmesi denenebilir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.