Özet
Karotid arter stenozu, beyne kan taşıyan karotid arterin lümen çapının daralması olarak tanımlanan ciddi bir vasküler patolojidir. Bu daralmanın en yaygın nedeni, özellikle karotid bifurkasyon bölgesindeki hemodinamik özellikler nedeniyle biriken aterosklerotik plaklardır. İskemik inme vakalarının yaklaşık %10 ila %15’i karotid arter stenozu ile ilişkilendirilmekte olup, bu durumun neden olduğu inmeler genellikle yüksek derecede engelleyici veya ölümcül sonuçlar doğurabilir. Karotid arter stenozlarının büyük bir çoğunluğu asemptomatik olarak seyreder ve hafif ya da orta derecelidir. Tanısal değerlendirmede, maliyet etkinliği ve erişilebilirliği sayesinde genellikle Dupleks ultrasonografi ilk basamak görüntüleme yöntemi olarak tercih edilir; ancak cerrahi müdahale öncesinde ayrıntılı anatomik bilgi sağlamak için Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografisi veya Manyetik Rezonans Anjiyografisi kullanılabilir. Tedavi yaklaşımında, karotid arter stenozu tanısı konulan her hastanın agresif bir şekilde risk faktörü modifikasyonu yapması ve antiplatelet tedavi alması temel bir gerekliliktir. Yakın zamanda nörolojik semptom göstermiş (semptomatik) olan ve orta veya yüksek dereceli stenoza sahip hastalar için karotid revaskülarizasyonu (cerrahi veya stentleme) gelecekteki inme riskini önlemede en kesin faydayı sağlarken, asemptomatik stenoz için bu müdahalenin faydası daha az kesinlik taşımaktadır.
Tanı
Karotid arter stenozunun tanısı, iskemik inmenin en önemli önlenebilir nedenlerinden biri olduğu için kritik bir öneme sahiptir. Hastaların büyük bir kısmı herhangi bir belirti veya semptom göstermediği için, tanıyı düşündüren ana faktör, periferik arter tıkanıklık hastalığı, koroner arter hastalığı, hipertansiyon, diyabet ve aktif sigara kullanımı gibi yüksek aterosklerotik risk faktörlerinin mevcudiyetidir. Fizik muayene sırasında boyunda duyulabilen sistolik bir üfürümün varlığı, her ne kadar spesifik olmasa da, durumun daha ileri değerlendirilmesini teşvik eden bir bulgudur. Semptomatik hastalarda, yirmi dört saatten uzun süren görme kaybı, zayıflık, afazi veya dizartri gibi odak nörolojik kayıplar iskemik inmeye işaret ederken, yirmi dört saatten kısa süren ve kendiliğinden düzelen geçici kayıplar geçici iskemik atağı gösterir. Tanısal görüntülemede Dupleks ultrasonografi sıklıkla başlangıç testi olarak kullanılır ve bu yöntemle lezyonun derecesi genellikle Kuzey Amerika Semptomatik Karotid Endarterektomi Deneyi (NASCET) kriterleri kullanılarak yüzdelik bir oranla belirlenir. Bu nicel derecelendirme (hafif, orta, yüksek dereceli stenoz) hastanın tedavi planının ve prognozunun belirlenmesinde merkezi bir rol oynar.
Tedavi
Karotid arter stenozu yönetiminin ana hedefi, aterosklerozun ilerlemesini yavaşlatarak inmenin önlenmesidir. Bu kapsamda, tüm hastaların sağlıklı diyet benimseme ve uygun fiziksel aktiviteyi artırma gibi yaşam tarzı değişiklikleri yapması ve sigara, hipertansiyon, diyabet ve hiperkolesterolemi gibi risk faktörlerinin uygun kılavuzlara göre agresif bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. İlaç tedavisinin temelini, inme ve miyokard enfarktüsü gibi komplikasyonların riskini azaltmak için tanı anında başlatılması ve süresiz olarak devam ettirilmesi gereken antiplatelet tedavi oluşturur. Ayrıca, aterosklerozun tedavisinde önemli bir rol oynayan statinler ile lipid düşürücü tedavi önerilir; hedeflenen lipid seviyelerine ulaşılamazsa ezetimibe veya PCSK9 inhibitörleri gibi ek tedaviler düşünülebilir. Orta veya yüksek dereceli, yakın zamanda semptomatik karotid stenozu olan hastalar için karotid revaskülarizasyonu, yani Karotid Endarterektomi veya Karotid Arter Stentleme, kesin tedavi seçeneğidir. Asemptomatik hastalarda ise revaskülarizasyon, özellikle yüksek inme riskine sahip ve perioperatif komplikasyon oranları düşük olan seçilmiş hasta grupları için değerlendirilir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.