Dalak Büyümesi Değerlendirmesi

Genel Bakış

Özet

Dalak büyümesi, genel olarak fizik muayene sırasında elle hissedilebilen bir organ büyüklüğünü ifade etmekle birlikte, aynı zamanda radyolojik görüntüleme testleri aracılığıyla tespit edilen bir büyümeyi de kapsayabilir. Bir göğüs röntgeni yorumunda radyoloğun dalak büyüklüğünü tesadüfi bir bulgu olarak belirtmesi nadir karşılaşılan bir durum değildir, zira bu durum genel nüfusun yaklaşık yüzde üçünde gözlemlenebilir. Ortalama bir insan dalağının normal uzunluğu yaklaşık on santimetre olup, ağırlığı yüz elli gram civarındadır; obezite, kaslı bir karın duvarı varlığı veya karın kaslarını yeterince gevşetme yeteneğinin olmaması gibi koşullar altında büyümüş bir dalağın elle tespit edilmesi zorlaşabilir, bu durumda kesin boyutun görüntüleme yöntemleriyle belirlenmesi gerekmektedir. Dalak büyümesi olan bir hastaya yönelik adım adım algoritmik bir yaklaşım oluşturmak oldukça güçtür, çünkü hastalar orak hücreli anemiye bağlı dalak sekestrasyon krizi, ani ağrı ile seyreden dalak veni veya portal ven trombozu gibi acil durumlarla başvurabileceği gibi, genellikle fizik muayene veya görüntüleme sırasında tesadüfi olarak da ortaya çıkabilir. Bu durumlar arasında talasemi, kronik miyeloid lösemi, Gaucher hastalığı, kıllı hücreli lösemi, miyelofibroz ve sıtma gibi ciddi hastalıklar belirgin derecede büyümüş bir dalak ile kendini gösterebilir ve bu nedenle etiyolojinin belirlenmesi için bir hematoloğa yönlendirme eşiği düşük tutulmalıdır.

Tanı

Dalak büyümesi tanısına yaklaşım, büyümüş dalağın elle hissedilme derecesine (belirgin büyüme, izole büyüme) veya eşlik eden semptomlara göre bir kategorilendirme yapılarak düşünülebilir, ancak bu kategoriler geniş bir yelpazedeki tanıları içermesi nedeniyle özgül değildir. Örneğin, ateş gibi eşlik eden semptomlar lenfomalar, sıtma, endokardit veya enfeksiyöz mononükleoz gibi çeşitli hastalıklarla ortaya çıkabilir ve bu da tanıyı zorlaştıran özgül olmayan bir bulgudur. Görüntüleme testleri ile tespit edilen büyümüş bir dalağın etiyolojisini belirlemek için hastanın tıbbi geçmişi, seyahat öyküsü ve fizik muayene bulguları detaylıca incelenmelidir, çünkü bu bulgular altta yatan alkol kaynaklı karaciğer hastalığı, kronik hepatit enfeksiyonları, maligniteler, travma veya miyeloproliferatif hastalıklar gibi olası nedenlere dair önemli ipuçları sunar. Kesin tanıya ulaşmak için tam kan sayımı, biyokimyasal paneller, özel serolojik testler, genetik analizler ve görüntüleme çalışmalarının bir kombinasyonu kullanılırken, bazı durumlarda lenf nodu biyopsisi, karaciğer biyopsisi veya splenektomi gibi invaziv yöntemler gerekebilir.

Tedavi

Dalak büyümesinin tedavisi, altta yatan spesifik etiyolojiye bağlı olarak tamamen farklılık göstermekte ve bu etiyolojinin hızlı ve doğru bir şekilde belirlenmesini gerektirmektedir. Örneğin, akut pankreatit sonucu gelişen dalak ven trombozu gibi vasküler tıkanıklık durumlarında antikoagülasyon tedavisi önemli bir yer tutarken, Waldenström makroglobülinemisine bağlı hiperviskozite sendromu gibi durumlarda nörolojik sonuçları önlemek için acil müdahale şarttır. Yüksek dereceli lenfomalar (örneğin difüz büyük B-hücreli lenfoma, Burkitt lenfoması) genellikle tanı konulur konulmaz sistemik kemoterapi ve immünoterapilerle tedavi edilmeye başlanır, çünkü bu hastalıklar tümör lizis sendromu gibi yaşamı tehdit eden metabolik bozukluklar riski taşır. Primer dalak marjinal bölge lenfoması gibi yalnızca dalakla sınırlı malignitelerde splenektomi hem tanı koyucu hem de tedavi edici bir yöntem olarak kesin sonuç verebilir. Ayrıca, Plasmodium falciparum sıtması gibi bulaşıcı acil durumlar, morbidite ve mortaliteyi azaltmak için derhal uygun antimalaryal tedavi ile ele alınmalıdır.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.