Özet
Kuş gribi A(H7N9) virüsü enfeksiyonu, halk sağlığı otoritelerine bildirilmesi zorunlu olan kritik bir durum olarak kabul edilmektedir; bu nedenle, hastalığın yayılımını kontrol altına almak amacıyla hasta izolasyonu başta olmak üzere standart, damlacık, temas ve havadan bulaşma önlemleri gibi kapsamlı enfeksiyon kontrol tedbirlerinin hızla uygulanması gerekmektedir. Hastalık, 2013 ile 2017 yılları arasında Çin’de beş ayrı epidemik dalga halinde insan vakalarına neden olmuş ve bu dalgaların en büyüğü 2016 ile 2017 yıllarında gerçekleşmiştir; ancak, 2019 yılından bu yana yeni bir vaka rapor edilmemiştir, bu da kümes hayvanı aşı programları ve canlı kanatlı pazarlarının kapatılması gibi halk sağlığı müdahalelerinin başarısını düşündürmektedir. Tanı için belirlenen bir halk sağlığı laboratuvarında solunum yolu örneklerinin ters transkripsiyon polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) testi önerilmektedir. Tedavi sürecinin temelini, optimal düzeyde destekleyici bakım sağlanması, ağır vakalar için özel yoğun bakım yönetimi ve antiviral tedavinin gecikmeksizin başlatılması oluşturmaktadır. Laboratuvar tarafından doğrulanmış enfeksiyonu olan hastaneye yatırılan hastalar arasında kümülatif vaka ölüm oranı yaklaşık yüzde otuz dokuz gibi oldukça yüksek bir orandadır, bu da hastalığın ciddiyetini açıkça göstermektedir. Her ne kadar genel halk sağlığı riski şu anda düşük olarak değerlendirilse de, bu virüsün genetik değişim potansiyeli nedeniyle gelecekte pandemik bir salgına yol açma olasılığı endişe kaynağı olmayı sürdürmektedir.
Tanı
Kuş gribi A virüsleri doğal olarak kuşlarla sınırlı kalsa da, ara sıra türler arası bariyeri aşarak insanları enfekte edebilme yeteneğine sahiptir. Kuşlarda düşük patojenikli olarak sınıflandırılsa bile, A(H7N9) virüsü insanlarda genellikle şiddetli hastalığa neden olmaktadır. Hastalık spektrumu, asemptomatik veya subklinik enfeksiyonlardan, şiddetli solunum yetmezliği ve ölümle sonuçlanabilecek kritik tablolara kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır; ancak enfekte olan hastaların büyük çoğunluğu, zatürre ve solunum yetmezliği yönetimi için hastanede yatış gerektiren, orta veya şiddetli toplum kökenli pnömoni ile uyumlu semptomlar göstermektedir. Tanısal değerlendirmenin, hastanın klinik durumu ve epidemiyolojik öyküsüne dayanarak yönlendirilmesi kritik öneme sahiptir. Özellikle endemik bölgelerde canlı veya kesilmiş kümes hayvanlarına yakın zamanda maruz kalma öyküsü olan hastalarda tanısal testler için yüksek bir şüphe endeksi bulunmalıdır. Kesin tanı için tercih edilen yöntem, belirlenmiş bir halk sağlığı laboratuvarında solunum yolu örneklerinden elde edilen ters transkripsiyon polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) testidir. Şiddetli alt solunum yolu hastalığı olan veya entübe hastalardan alınan alt solunum yolu örnekleri (örneğin, bronkoalveolar lavaj sıvısı) en yüksek virüs tespit verimini sağlamaktadır.
Tedavi
Kuş gribi A(H7N9) virüsü enfeksiyonunun temel tedavisi, optimal düzeyde destekleyici bakımın sağlanmasını, hastanın durumunun gerektirdiği özel yoğun bakım yönetimini ve antiviral ilaçların hiç vakit kaybetmeden uygulanmasını içermektedir. Destekleyici bakım, sıklıkla akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS) ve çoklu organ yetmezliği gibi kritik komplikasyonları yönetmeye odaklanmalıdır. Enfeksiyonun kesinleştiği veya yüksek şüphe duyulan hastalarda, virüs çoğalmasını engellemek ve hastalık şiddetini azaltmak amacıyla nöraminidaz inhibitörleri gibi antiviral ilaçlara mümkün olan en kısa sürede başlanması elzemdir. Eğer hastada bakteriyel bir pnömoni ile eş zamanlı enfeksiyon şüphesi varsa, ampirik antibakteriyel tedaviye başlanmalı; bu tedavi, kanıta dayalı tedavi kılavuzlarına ve bölgesel bakım standartlarına uygun olarak en yaygın toplum kökenli pnömoni patojenlerini hedef almalıdır. Ayrıca, doğrulanmış vakalarla yakın teması olan kişilere, enfeksiyonun önlenmesi amacıyla antiviral kemoprofilaksi uygulanması önerilebilir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.