Özet
Brakial pleksus yaralanmaları genellikle motorlu taşıt kazaları, özellikle motosiklet kazaları, ateşli silah veya bıçak yaraları, temas sporları kazaları veya ağır fiziksel işler sırasındaki işyeri kazaları gibi yüksek enerjili travmalardan kaynaklanmaktadır. Bu yaralanmalar, üstteki iki veya üç sinir kökünü içeren kısmi bir hasar veya beş sinir kökünün tamamını kapsayan tam bir hasar şeklinde ortaya çıkabilir. Tam yaralanmalar, köklerin omuriliğe hala bağlı olduğu yırtılmalar veya köklerin omurilikten tamamen ayrıldığı avulsiyonlar şeklinde olabilir ve her iki durum da başarıyla onarılabilir. Sinir transfer teknikleri, mikro cerrahi onarım için tercih edilen tedavi yöntemidir ve hem yırtılmalara hem de avulsiyonlara başarıyla uygulanabilir. Yaralanma birkaç gün içinde kendiliğinden çözülmezse büyük cerrahi rekonstrüksiyon gereklidir ve kalıcı felç riskini en aza indirmek için cerrahi onarım, yaralanmadan sonraki dört ila altı ay içinde, yani kritik bir yıllık süre dolmadan gerçekleştirilmelidir. Sinir yenilenme hızı günde yaklaşık bir milimetre olduğundan, tedavinin zamanlaması ve planlaması fonksiyonel iyileşme açısından hayati önem taşımaktadır.
Tanı
Brakial pleksus yaralanması tanısı için en önemli basamak klinik muayenedir; hastalar genellikle yaralanma ile birlikte omuz kaslarının felci şikayetiyle başvurmaktadır. Klinik sunum, etkilenen köklerin seviyesine ve yaralanma derecesine bağlı olarak felç, his kaybı ve ağrıyı içerebilir. En sık görülen klinik tablo, omuz kaslarının ve bisepsin felci ile birlikte elin radial parmaklarında ve omuz bölgesinde uyuşma görülen üst gövde (C5 ve C6 kökleri) yaralanmasıdır. Tanının kapsamını ve rekonstrüksiyon planlamasını sağlamak için en önemli elektriksel test olan elektromiyografi (EMG), yaralanmadan yaklaşık altı hafta sonra yapılarak kök katılımının spesifik desenini ve iyileşme potansiyelini gösterebilmektedir. Ayrıca, radyolojik olarak MRI ve BT miyelografi, pleksusun seyrinde tümörler veya anatomik anomaliler nedeniyle sıkışma şüphesi olduğunda veya omurilikten köklerin ayrıldığını gösteren psödomeningosel varlığını tespit etmek amacıyla kullanılmaktadır.
Tedavi
Brakial pleksus yaralanmasının yönetimi, sinir rejenerasyonunun yavaş hızı (günde yaklaşık bir milimetre) ve iskelet kasının denervasyonu nedeniyle kalıcı felce yol açan yaklaşık bir yıllık süre kısıtlamasına göre planlanmalıdır. Tedavi yaklaşımı, seri klinik muayene ve elektriksel testlerin sonuçlarına dayanarak cerrahi rekonstrüksiyon veya konservatif yönetim arasında karar verilmesini gerektirir. Eğer yaralanmadan dört ila altı ay sonra motor iyileşme kanıtı yoksa, motor hedeflerine sinir rejenerasyonu için zaman tanımak amacıyla rekonstrüktif cerrahi düşünülmelidir. Mikro cerrahi onarım için sinir transfer teknikleri tercih edilen yöntemdir; alt kök yaralanmalarında veya total yaralanmalarda ise, sinir transferine ek olarak atrofik kasın değiştirilmesi için serbest kas transferi gerekebilir. Tedavinin önemli bir bileşeni de, sertlik ve kontraktür oluşumunu önlemek, elektriksel uyarım sağlamak ve duyusal yeniden eğitimi uygulamak için cerrahi öncesi ve sonrası uygulanan fizik tedavi ve mesleki terapidir. Nöropatik ağrının yaygın olması nedeniyle, bu durumun yönetimi gabapentin, karbamazepin gibi spesifik ilaç tedavilerini içeren multidisipliner bir ekiple sağlanmalıdır.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.