Özet
Hipofiz bezi, beynin tabanında, orta kranial fossada bulunan sella turcica adı verilen hipofiz fossasında yer alan ve hipofiz sapı aracılığıyla hipotalamusla işlevsel olarak hayati bir bağlantı kuran endokrin organdır. Ön hipofiz; büyüme hormonu, tirotropin, kortikotropin, folikül uyarıcı hormon, luteinleştirici hormon ve prolaktin gibi kritik hormonları salgılarken, arka lob arginin vazopressin (antidiüretik hormon) ve oksitosin salgılamaktadır. Hipofiz kütlelerinin büyük çoğunluğu, benign ön hipofiz tümörleri olan hipofiz adenomlarından oluşmaktadır; bu adenomlar hormon salgılayıp salgılamamalarına göre işlevsel veya işlevsel olmayan olarak, boyutlarına göre ise mikroadenomlar (çapı 10 mm’den küçük) ya da makroadenomlar (çapı 10 mm’den büyük) şeklinde sınıflandırılır. Klinik olarak, hastalar ya Cushing hastalığı veya akromegali gibi spesifik bir ön hipofiz hormonunun aşırı salgılanması sendromuyla ya da tümörün çevre yapılara ve normal hipofiz dokusuna bası yapmasından kaynaklanan kütle etkisi ve buna bağlı hipopituitarizm ile başvurabilirler. Primer adenomların tahmini toplam prevalans oranı %16.7 olup, bunların önemli bir kısmı klinik olarak sessiz kalan mikroadenomlardır.
Tanı
Hipofiz kütlesinin tanısı, hastanın klinik bulgularının bir veya daha fazla hipofiz hormonunun aşırı salgılanması ile tutarlı olmasından ya da hormonal olarak inaktif tümörlerin çevre yapılara basısı sonucu gelişen semptomların belirlenmesinden yola çıkılarak konulur. Kütlenin hipotalamus-hipofiz sapı veya normal hipofiz dokusuna baskı yapması sonucunda hipopituitarizm gelişebilmekte ve bu durum, hastada kombine hormonal fazlalıklar ve/veya eksikliklerden oluşan karmaşık bir klinik tabloya yol açabilmektedir. Bu hormonal eksiklikler sıklık sırasına göre en başta büyüme hormonu eksikliği olmak üzere, bunu takiben ikincil hipogonadizm, ikincil hipotiroidizm ve ikincil adrenal yetmezlik şeklinde görülürken, ayrıca diabetes insipidusa da neden olabilmektedir. Tanısal yaklaşım, tüm hastalarda kütle etkisine (baş ağrısı, çift görme, görme alanı defektleri) dair kanıtların aranmasını, hipofiz kütlesinin altta yatan nedeninin belirlenmesini ve hormonal fazlalık veya eksiklik klinik özelliklerinin saptanmasını gerektirmektedir.
Tedavi
Hipofiz kütlelerinin tedavisi, altta yatan etiyolojiye ve klinik durumun aciliyetine göre farklılık göstermektedir; örneğin, hipofiz apopleksisi gibi acil durumlarda hastanın stabilizasyonu için derhal damar içi sıvılar ve kortikosteroidler (örneğin deksametazon 2-16 mg/gün) ile destekleyici tedavi başlanmalıdır. İlerleleyici görme kaybı veya kraniyal nöropati tespit edilirse, genellikle 24 ila 48 saat içinde transsfenoidal cerrahi dekompresyon yapılması gerekmektedir. Büyük bir prolaktinoması olan hastalarda cerrahi öncesinde bromokriptin denenebilir, ancak akut kiasmal kompresyonu olan hastalarda öncelikli olarak cerrahi dekompresyon düşünülmelidir. Hipofiz kütlesi olan ve anterior hipofiz yetersizliği şüphesi bulunan her hastanın ikincil adrenal yetersizlik riski taşıdığı varsayılarak, şüpheli yetersizlik veya adrenal kriz durumunda kortikosteroidler, damar içi sıvılar ve gerektiğinde glukoz verilerek tedavi edilmelidir. Hipofiz apsesi şüphesinde ise, tanı konulan veya şüphelenilen anterior hipofiz yetersizliği varsa kortikosteroid replasmanı ile birlikte intravenöz antibiyotik tedavisi ve transsfenoidal yaklaşımla cerrahi drenaj tercih edilen yönetim biçimidir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.