Özet
Ürtiker, halk arasında kabarcıklar, döküntüler veya şişlikler olarak da adlandırılan, yoğun kaşıntılı ve eritematöz plakların aniden ortaya çıkmasıyla karakterize edilen yaygın bir deri hastalığıdır. Klinik sunumu, yüzeyel dermiste görülen, soluk, basmakla beyazlaşan ve kaşıntılı şişlikler şeklindedir ve bu lezyonlar genellikle yirmi dört saate kadar sürmektedir. Lezyonların morfolojisi küçük, büyük, dev, oval veya halkasal olabilirken, bu durumun toplumun yaklaşık yüzde on ila yirmi beşini etkileme potansiyeli bulunmaktadır ve her yaş grubunda görülebilmektedir. Ürtiker, bir mast hücresi kaynaklı hastalık olmasına rağmen, mast hücre aktivasyonunu tetikleyen mekanizmalar tam olarak belirlenememiştir ve bu mekanizmaların çok sayıda ve çeşitlilik gösterdiği düşünülmektedir.
Tanı
Ürtiker tanısına yönelik değerlendirme süreci, öncelikle hava yolu tıkanıklığı ve anaflaksi gibi potansiyel olarak yaşamı tehdit eden acil durumların derhal dışlanmasıyla başlar. Ardından, hastalığın süresine bakılarak ürtikerin altı haftadan kısa süren akut mu, yoksa altı hafta veya daha uzun süren kronik mi olduğu saptanmalıdır. Akut ürtiker vakalarında semptomlardan sorumlu spesifik bir neden bulunma olasılığı daha yüksekken, kronik ürtiker vakalarının yüzde seksen ila doksanı genellikle idiyopatik olup kronik spontan ürtiker olarak adlandırılmaktadır ve bu durumun otoimmün fenomenlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Tanısal yaklaşım; ilaçlar, gıdalar, gizli enfeksiyonlar, endokrinopatiler ve fiziksel faktörler dahil olmak üzere olası etiyolojileri belirlemek amacıyla kapsamlı bir tıbbi öykü alımını ve fizik muayeneyi içermelidir. Eğer lezyonlar yirmi dört saatten uzun sürüyorsa, ağrıya neden oluyorsa veya iyileşme sonrası kalıcı pigmentasyon bırakıyorsa, bu durum ürtikeral vaskülit veya deri mastositozu gibi atipik bir patolojiyi düşündürmelidir ve bu durumda kesin tanı için ileri laboratuvar testleri ile cilt biyopsisi yapılması gerekebilir.
Tedavi
Ürtikerin tedavisi, hastalığın altta yatan nedeninin ortadan kaldırılması ve semptomların kontrol altına alınması esasına dayanır, bu nedenle öncelikle saptanan tetikleyicilerden kaçınmak esastır. Hava yolu tehlikesi olan şiddetli anjiyoödem ve anaflaksi gibi acil durumlarda, hastaya derhal intramüsküler adrenalin uygulanmalı ve gerekli solunum desteği sağlanarak hava yolu güvenliği temin edilmelidir. Acil durum tedavisinin temelini oluşturan adrenalin, özellikle bradikinin aracılı olan Kalıtsal Anjiyoödem veya Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim inhibitörüne bağlı anjiyoödem gibi durumlarda etkisiz kalacaktır ve bu hastaların C1 inhibitörü replasmanı veya bradikinin engelleyici ajanlar gibi spesifik tedavilerle yönetilmesi gerekmektedir. Hastalığın daha az şiddetli seyrettiği vakalarda ve kronik ürtikerin tedavisinde ise, mast hücresi medyatörlerinin etkilerini engellemeyi amaçlayan ikinci nesil antihistaminikler kullanılmakta ve semptom kontrolü sağlanamayan kronik spontan ürtiker vakalarında bu ajanların dozu artırılarak veya omalizumab gibi biyolojik tedaviler eklenerek basamaklı bir yaklaşım izlenmektedir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.