Özet
Metabolik asidozun varlığı, altta yatan birçok önemli tıbbi durumun olası mevcudiyetine işaret eden kritik bir ipucudur. Asidoz, arteriyel pH değerinin 7.35’in altına düşmesi ile tanımlanır ve metabolik asidoz, plazma bikarbonat seviyesinde bir azalma veya serum anyon aralığında (AG) belirgin bir artış ile karakterize edilir. Bu fizyolojik bozukluk, bikarbonat iyonu tarafından tamponlanarak tüketilen güçlü bir asidin vücuda eklenmesi, vücut sıvılarından (genellikle gastrointestinal kanal veya böbrekler yoluyla) bikarbonat iyonunun kaybı ya da bikarbonat içermeyen bir çözeltinin hücre dışı sıvıya hızlı bir şekilde eklenmesi gibi temel mekanizmalar sonucu ortaya çıkabilir. Metabolik asidozun nedenlerini ayırt etmeye yönelik yaklaşım, sodyum katyonundan klorür ve bikarbonat anyonlarının toplamının çıkarılmasıyla hesaplanan serum anyon aralığının (AG) belirlenmesiyle başlar ve bu aralık, ölçülmeyen anyonların varlığını gösterir. Akut metabolik asidoz kritik hastalar arasında yaygın olup şiddetli asidoz vakaları için bildirilen görülme sıklığı oldukça geniş bir aralıkta seyrederken, haftalardan yıllara kadar sürebilen kronik metabolik asidoz, kronik böbrek hastalığı olan yaşlı bireylerde artan bir sıklık gösterme potansiyeline sahiptir.
Tanı
Hastanın asit-baz durumunun sistematik bir şekilde değerlendirilmesi, altta yatan tıbbi sorun hakkında önemli bilgiler sunarak tanı sürecini başlatır. Bu bozuklukların ayırıcı tanısı, hastanın klinik öyküsü ve arteriyel kan gazı analizi ile kapsamlı metabolik panelden elde edilen laboratuvar verileri yardımıyla adım adım ilerleyen patofizyolojik bir yaklaşımla daraltılabilir. Tanısal süreç, arteriyel pH’daki bozukluğun asidoz olarak belirlenmesi, düşük pH ve düşük bikarbonat kombinasyonu ile birincil bozukluğun metabolik asidoz olduğunun tanımlanması ve normal solunum adaptif yanıtının değerlendirilmesi ile devam eder. Anyon aralığının hesaplanması, ölçülmeyen anyonların birikimini göstererek organik asidozun varlığını işaret eder ve metabolik asidozu normal AG (hiperkloremik) ve artmış AG olarak sınıflandırmaya olanak tanır. Artmış anyon aralığı metabolik asidozunda, anyon aralığındaki artışın bikarbonattaki azalmaya yaklaşık olarak eşit olması beklenirken, aradaki fark eşzamanlı karışık asit-baz bozukluklarının varlığına işaret edebilir.
Tedavi
Metabolik asidoz yönetiminin temel ilkesi, altta yatan hastalık durumunu hızla teşhis etmek ve tedavi etmektir, zira asidozun birçok nedeni son derece ciddidir. Arteriyel pH’ın yedi seviyesinin altına düşmediği sürece metabolik asidoz genellikle tek başına yaşamı tehdit etmez, ancak uç noktalara ulaşıldığında acil değerlendirme zorunludur. Ekstraselüler pH’ı artırmak amacıyla sodyum bikarbonatın verilmesi, kritik hastalarda morbidite veya mortaliteyi azaltmadığı ve hücre içi asidozu kötüleştirme riski taşıdığı için tartışmalı bir yaklaşımdır. Ancak, şiddetli metabolik asidoz ve akut böbrek hasarı olan hastalarda sodyum bikarbonatın hayatta kalma oranını iyileştirebileceğine dair mevcut kanıtlar doğrultusunda bu konudaki araştırmalar devam etmektedir. Normal anyon aralığı metabolik asidozu, yavaşça bikarbonat takviyesi ile etkin bir şekilde tedavi edilebilirken, artmış anyon aralığı metabolik asidozunun bikarbonat ile akut tedavisi tartışmalı kalmaktadır ve bu nedenle herhangi bir metabolik asidozun intravenöz sodyum bikarbonat bolusları ile akut tedavisinden kaçınılması özellikle tavsiye edilir.
Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.