Hipertansiyon Değerlendirmesi

Genel Bakış

Özet

Hipertansiyon, toplumun önemli bir bölümünü etkileyen oldukça yaygın bir bozukluk olarak kabul edilir. Bu durum genellikle herhangi bir belirti vermez ve çoğu zaman rutin sağlık kontrolleri sırasında veya daha ciddi bir komplikasyon olan kalp krizi veya inme gibi kardiyovasküler bir olayın ortaya çıkmasının ardından teşhis edilir. Yetişkinlerde yüksek tansiyonun tespiti ve yönetimi için oluşturulan 2017 ACC/AHA kılavuzları, hipertansiyon tanımını 130 mmHg sistolik kan basıncı veya 80 mmHg diyastolik kan basıncı ölçümü olarak belirleyerek, önceki yaklaşımlara kıyasla daha agresif bir tanı ve tedavi stratejisini benimsemiştir. Bu kılavuzlara göre kan basıncı değerleri Yükselmiş, Aşama 1 ve Aşama 2 Hipertansiyon olmak üzere farklı kategorilere ayrılmakta olup, 140 mmHg ve üzeri sistolik veya 90 mmHg ve üzeri diyastolik kan basıncı Aşama 2 hipertansiyon olarak tanımlanır. Avrupa kılavuzları ise hipertansiyon tanısı için ofis ölçümlerinde 140/90 mmHg eşiğini korumakta ve tanının ofis dışı ölçümlerle veya sonraki bir ziyarette tekrar ölçümle mutlaka doğrulanmasını önermektedir. Özellikle dirençli hipertansiyon, genellikle üç farklı sınıftan maksimum tolere edilen dozlarda antihipertansif ajan (bir ACE inhibitörü/ARB, bir kalsiyum kanal blokeri ve bir diüretik dahil) kullanılmasına rağmen kan basıncının hedef değerin üzerinde kalması olarak tanımlanır.

Tanı

Hipertansiyon tanısı konulurken hastalar genellikle belirti vermese de, baş ağrısı, burun kanaması, görme bozuklukları veya nörolojik semptomlar gibi şikayetlerle başvurabilirler. Tanısal sürecin esas amaçları, altta yatan ve sekonder hipertansiyona işaret eden semptomları belirlemek, eşlik eden kardiyovasküler risk faktörlerini saptamak ve hipertansiyon kaynaklı organ hasarını düşündüren belirtileri araştırmaktır. Fizik muayenede vücut kitle indeksi ve bel çevresi ölçümlerinin yanı sıra, kalp ve damar sisteminin, özellikle karotis arterlerinin ve periferik nabızların detaylı palpasyon ve oskültasyonunun yapılması önerilir; ayrıca fundus muayenesi ve nörolojik muayene organ hasarı kanıtlarını aramak için kritik öneme sahiptir. Tanıyı kesinleştirmek ve klinikte ölçülen yüksek değerlerin anksiyeteye bağlı yükselmeler olduğu bilinen beyaz önlük hipertansiyonu olasılığını dışlamak için 24 saatlik ambulatuvar kan basıncı izleme veya evde kan basıncı ölçümlerinin kullanılması gereklidir.

Tedavi

Hipertansiyon tedavisindeki en önemli amaç, sadece kan basıncını düşürmekten ziyade, hastanın genel kardiyovasküler riskini hesaplamak ve yönetmek, böylece gelecekteki serebrovasküler ve kardiyovasküler olayların insidansını azaltmaktır. Bu genel riskin yönetimi, obezite, diyabet, yüksek kolesterol ve sigara kullanımı gibi eşlik eden kardiyovasküler risk faktörlerinin hipertansiyonun kendisi kadar etkin bir şekilde tedavi edilmesini gerektirir. Farmakolojik tedavide temel olarak, renin-anjiyotensin sistemini bloke eden ajanlar, kalsiyum kanal blokerleri ve diüretikler gibi antihipertansif ilaç sınıfları kullanılır. Akut organ hasarı kanıtı ile birlikte seyreden ve 180/120 mmHg üzerindeki şiddetli hipertansiyon durumları olan hipertansif acil durumlar, yoğun bakım ortamında ve kan basıncının kademeli ve kontrollü bir şekilde düşürülmesini içeren acil ve yoğun tedavi gerektirir.

Bu konunun derinlemesine tıbbi analizine ve literatür kaynaklarına ulaşmak için abone olun.

Bu ve zengin eğitim konularını düzenli bir şekilde izlemek için size uygun abonelik sistemine kayıt olun.